Cristiano Ronaldo (Portekiz)
İzlanda maçının ardından tarihlerinde ilk şampiyona deneyimini yaşayan rakipleri hakkında “Maç berabere bitti diye öyle bir sevindiler ki şampiyon oldular sandım. Bence küçük düşünüyorlar. Turnuvada da başarılı olamazlar” şeklindeki yorumu çok konuşuldu. İkinci maçta Avusturya karşısında 90’uncu dakikada penaltı kaçırınca bir kez daha gündeme oturdu. Kader maçı Macaristan sınavı öncesi Portekiz Milli Takımı otel çevresinde yürüyüş yaparken bir muhabir Ronaldo’ya yaklaştı ve soru sordu. CR7 mikrofunu alıp suya atınca “Ronaldo nefreti” tavan yaptı. Kariyeri boyunca bu tarz gerginliklerden sanki haz alırcasına oynayan Ronaldo, Macaristan’a iki nefis gol atarak 4 ayrı turnuvada fileleri sarsan ilk sporcu unvanını elde etti.
Gianluigi Buffon (İtalya)
Ronaldo gibi nispeten itici bir tipin ardından Buffon’u görünce gözlerinizin içi güldü değil mi? Bir adam düşünün: 38 yaşında, 1997’den beri 159 kez İtalya Milli Takımı formasını giyiyor. Euro’larda 14 maça çıkıyor. Finaller şampiyonluklar zaferler hüzünler, kişisel ödüller, başarılar… Buna rağmen Buffon, İtalya Milli Marşı’nı hala ilk günkü gibi söylerken hırsıyla ve spor ahlakıyla neden gelmiş geçmiş en iyisi olduğunu gösterdi. Belçika maçında rakibin kaçırdığı bir pozisyon sonrası topu sıkıca tutuşu, oyuna olan aşk ve tutku konusunda gençlere örnek oldu. Aynı maç sonrası koşarak kale direğine zıplaması, elinin kayıp düşmesi ve istifini bozmadan sevincini yaşaması ilk turun unutulmazları arasındaydı.
Gabor Kiraly (Macaristan)
Buffon’la kariyeri kıyaslanamasa da Kiraly de yıllardır değiştirmediği eşofmanıyla turnuvaya damgasını vuranlardan biri. 40 yaşında bir Avrupa Şampiyonası oynayarak Alman efsane Lothar Matthaus’un elinden rekoru alan Kiraly, neşeli tavırlarından da vazgeçmiyor. Kariyeri boyunca hatalı goller yemiş bir sporcu için böylesine bir rahatlık takdire şayan doğrusu.
Dimitri Payet (Fransa)
Geçen sezon West Ham’la harikalar yarata Payet, düya futbol sahnesine 29 yaşında adım atarken 2 gol 1 asistlik performansıyla ülkesinin yeni kahramanı oldu. Küçük yaşlardan itibaren gelecek vaat eden bir isim olmasına rağmen karakterinde zorluklar onun kariyerine damga vururken, ilk maçta oyundan çıkarken gözyaşlarına hakim olamadı. Belki de aklına 18 yaşındayken mağazada satış yapması geldi. Kim bilir…
Arda Turan (Türkiye)
Atletico Madrid’den Barcelona’ya transfer olarak Türk futbol tarihine adını yazdıran kaptan turnuvada beklenenin ardında kalarak hayal kırıklığı yarattı. Bu hayal kırıklığı sert eleştirileri ve Türk kamuoyu tarafından çarmıha gerilmeyi peşi sıra getirdi. İspanya maçında kendi taraftarlarınca yuhalanmasına alkışla tepki göstermesi tartışmaları iyice alevlendirdi. İspanyolların olumlu tezahüratı geceye damgasını vurdu. Çek maçında kendince bir sınav veren Arda maçın en çok koşan adamı olmasını “Yukarıda Allah var” sözleriyle yorumladı.
Hannes Halldorsson (İzlanda)
Ronaldo’nun sözlerine rağmen grubunu lider olarak tamamlayan İzlanda’da bir oyuncu performansı kadar hayat hikayesiyle de öne çıktı. Kaleci Halldorsson’un 28 yaşında profesyonel olduğunu öğrenenler şaşkınlıklarını gizleyemedi (bu yazıyla bunu öğrendiğiyseniz siz de aynı hissi yaşamiş olabilirsiniz!) Peki Halldorsson daha önce ne yapıyordu? Yönetmenlik! Halldorsson, ülkesinin Eurovision 2012’ye katılan şarkısı da dahil olmak üzere birçok başarılı işi var.