Menu
in

Şimdiden “Altın” Madalya Kazandılar

Dünya üzerinde resmi olmayan rakamlarla 60 milyona yakın mülteci olduğu tahmin ediliyor. Daha iyi şartlarda yaşamak hatta sadece nefes alabilmek için yurtlarını, evlerini, ailelerini terk eden bu insanlar zor şartlar altında hayatlarına devam ediyor. Bu yaşam savaşının en önemli dayanak noktalarından biri de hiç şüphesiz spor. Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin girişimiyle 2016 Olimpiyat Oyunları’nda bir ilk gerçekleşecek ve 10 mülteciden oluşan bir takım Brezilya’da yarışacak. Haklarında roman yazılabilecek bu takımı kısaca tanıyalım.

YUSRA MARDINI, 18, SURİYE, YÜZME

Yusra, Yunanistan açıklarında bindikleri bot su almaya başladığında ne yapması gerektiğini çok iyi biliyordu çünkü 3 yaşından beri yüzüyordu. Normalde 6-7 kişi alması gereken botta kardeşi Sarah’la birlikte 18 kişiydiler. Yusra, Sarah ve bir kişi daha toplam üç kişi yüzme biliyordu. Suya atlayıp botu çekmeye başladılar. Tam 4 saat suda kaldı; karaya ayak bastıklarında ayakkabıları yoktu! Lesvos’a geldiğinde bir grupla birlikte kuzeye doğru gitti, o grubun birçoğu dilenci oldu. Eylül 2015’te Berlin’e geldikten kısa bir süre sonra yüzmeye başladı.

“Eğer o botu çekmeseydim kendimi asla affetmezdim. Rio’da herkese acıdan, fırtınadan sonra sakin günlerin geldiğini göstermek istiyorum.”

RAMI ANIS, 25, SURİYE, YÜZME

Bombalar altındaki Halep’ten ailesi tarafından gönderilen Anis’in ilk durağı İstanbul’du. 2 tişört, 2 ceket ve 2 pantolondan oluşan bavuluyla sadece 1-2 aylığına Türkiye’de okuyan ağabeyinin yanına geldiğini düşündü. Galatasaray Spor Kulübü’nde antrenman yaptı. Bu sporda kendisini ispat etme hayaliyle yanıp tutuşmaktaydı. Şişme bir botla Yunan adası Samos’a kaçan Anis, Belçika’da Ghent şehrine yerleşti.

“Yüzme benim hayatım, havuz da evim gibiydi. İstanbul’da sürekli derslerine çalışan ama sınavlara giremeyen bir öğrenci gibiydim.”

YOLANDE MABIKA, 28, DEMOKRATİK KONGO, JUDO

Mabika ülkesinin doğusunda ailesiyle yaşarken, henüz çok küçük bir çocukken helikopter tarafından alınıp başkent Kinşasa’ya getirildi. Çocuklar için oluşturulan özel bir merkezde judoya başladı. Başarılı bir sporcuydu ancak kaybettiklerinde kafese kapatılmaya varacak kadar taciz görüyordu. 2013 yılında Rio’ya Dünya Judo Şampiyonası için geldiklerinde antrenörü, her zamanki gibi kontrol amacıyla pasaportuna el koydu. Aç bırakılan Mabika daha fazla dayanamadı otelden kaçtı ve sokaklarda yardım aramaya başladı. Olimpiyat’ta bronz kazanmış Brezilyalı bir judocu olan Flavio Canto’nun kurduğu okulda spora devam etti. Şimdi mülteci olduğu ülkede madalya şansı arayacak.

 “Judodan hiçbir zaman para kazanmadım ama bana güçlü bir kalp verdi. Hikayem umarım insanlara umut verir. Belki ailem beni görür ve yeniden bir araya geliriz.”

POPOLE MISENGA, 24, DEMOKRATİK KONGO CUMHURİYETİ, JUDO

Misenga, annesi öldüğünde 9 yaşındaydı. Ormana kaçıp orada 8 gün saklandı. Sonra Mabika’yla neredeyse aynı yollardan geçti. Mabika onu otelden kaçırıp Angolalıların yoğun yaşadığı bir mahalleye götürdü. Canto’nun okuluna girmeden önce nakliye işlerinde çalıştı. Şimdi Brezilyalı bir eşi bir de oğlu var.

“2 kardeşim var. Karşılaşsak onları tanımam çünkü çok erken yaşta ayrıldık. Para biriktirip bir gün onları görmek istiyorum.”

PAULO AMOTUN LOKORO, 24, GÜNEY SUDAN, ATLETİZM

Lokoro, ailesinin yanında çobanlık yaparken ülkesinde karışıklık nedeniyle Kenya’ya kaçmak zorunda kaldı. Mülteci kampında yaşarken yeteneği keşfedildi ve eski bir rekortmen olan Tegla Loroupe’nun Nairobi’deki okulunda antrenman yapmaya başladı.

“Buraya gelmeden önce ayakkabım bile yoktu. Mülteciler adına yarışmak benim için büyük bir gurur. Halkım beni televizyonda görünce çok mutlu olacağım.”

ROSE NATHIKE LOKONYEN, 23, GÜNEY SUDAN, ATLETİZM

10 yaşında Kenya’daki kampa giden Lokonyen’e bir okul müsabakasında 10 kilometre koşması söylendi ve kariyeri böyle başladı. Daha sonra 800 metre üzerine uzmanlaşan bir okula kaydoldu. En büyük sorunu küçük yaşlardan bu yana donanım sıkıntısı çektiği için sakatlıklarla karşılaşma sorunu ama o bununla pek de ilgili değil!

“Atletizmi para kazanma yolu olarak görmüyorum. Belki bu sayede bir gün ülkeme dönüp barışı sağlayıp, insanları yeniden bir araya getirebilirim.”

YIECH PUR BIEL, 21, GÜNEY SUDAN, ATLETİZM

Biel, 180 bin nüfusuyla dünyanın en büyük mülteci kampı olan Kakuma’da çıkmış bir sporcu. Sıcak havası, yetersiz şartlarıyla bir atlet için pek de ideal bir yer değildi Kakuma! Biel spora futbolla başladı ancak takım arkadaşlarına güvenmediği için koşmaya başladı. 20 yaşında ilk kez resmi bir yarış koşan Biel kendi kaderini kendisinin değiştireceğine inansa da ülkesinin kaderi için genç insanlara güveniyor.

“Diğer mültecilere hayatta şans ve umut olduğunu hatırlatmak için koşacağım. Evet eğitim dünyayı değiştirebilir ama koşarak da bunu yapabilirsiniz”

YONAS KINDE, 36, ETİYOPYA, ATLETİZM

2013’ten bu yana özel bir izinle Lüksemburg’da yaşayan Kinde ekibin en yaşlı üyesi. Yaşamını sürdürmek için taksi şoförlüğü yapan Kinde, ülkesinden politik nedenler ve can güvenliği olmaması nedeniyle ayrıldı. Geçen sene Almanya’da maratonda 2 saat 17 dakikalık derecesiyle herkesi etkileyen Kinde’nin motivasyon kaynağı bu takım.

“Bu mültecilere çok güçlü bir mesaj olacak. Haberi aldığım günden bu yana günde iki kez antrenman yapıyorum.”

ANJELİNA NADAI LOHALITH, 21, GÜNEY SUDAN, ATLETİZM

Kenya’daki mülteci kamplarından çıkan bir yetenek olan Lohalith, altı yaşından beri ailesi ne görmüş ne de konuşabilmiş. Yine de yaşadığı yerin tamamen yıkılan Lohalith’i ayakta tutan şey ailesini yaşadığını bilmesi.

“Geçen sene çok aç kaldıklarını duydum. Babama yeni bir ev alacak kadar para kazanmak istiyorum”

JAMES NYANG CHIENGJIEK, 28, GÜNEY SUDAN ATLETİZM

13 yaşındayken çocuk asker yaptırılmak istenen Chiengjiek, asilerden son anda kaçtı. Kaldığı kampta hiçbir zaman kendisine ait ayakkabısı olmadı ve hep dönüşümlü olarak ayakkabı giydi.

“Tek isteğim dünyanın her hangi bir yerindeki her hangi bir mülteci bizi görüp spora dört elle sarılsın. İşte o zaman ben madalyaların en büyüğünü alacağım.”

Yorum Yazın

Exit mobile version