Menu
in

Tatlı Krizini Az Kalorili Tatlılar İle Atlatın!

Şeker, başımızın tatlı belası, çağımızın en zararlı tüketim maddesi… Şekeri ya da şekerli besinleri çok sevdiğimizi inkar edemeyiz. Bazen sütlü tatlı olarak tüketiriz, bazen bir çikolata olur bazen de bol fıstıklı bir baklava olarak. Yediğimizde mutluluk hormonumuzu harekete geçirdiğinden midir nedir, yedikçe mutlu olur, mutlu oldukça daha da yeriz. Bazen bir kutlama anında bazen de sadece mutlu olmak için bile yeriz. İşin özü milletçe pek bir severiz biz bu şekeri. Hatta öyle ki bayramı bile vardır bu şekerin! Her şey yerken iyi güzel de, bu tatlıların bünyemize verdiği zararların gerçekten farkında mıyız?

Bazı bilim adamları, kanserli hücrelerin hareketlerinin incelenmesi amacıyla bir yaptıkları bir testte kanserli hücrelerin olduğu bölgeye şeker verir ve izlemeye başlar. Sonuçlar hayli şaşırtıcıdır. Şeker verilen kanserli hücreler adeta çıldırır ve şekere saldırdıkları gözlemlenir. Başka bir araştırma ise 1931 yılında Alman bilim adamı Otto Warburg tarafından yapılır. Warburg ortaya şöyle bir iddia atar ve bu iddia öyle kabul görür ki aynı yıl Nobel almasına bile sebep olur. Warburg durumu şu cümlelerle özetler:

“Şeker, kanser hücrelerinin yakıtıdır ve kanserli hücrelerin yapısı sağlıklı hücre yapısına kıyasla 3-5 kat daha fazla şeker kullanır.”

Peki hiç mi tatlı tatlı yememeliyiz? Bu soruya cevap verebilmek için önce şeker konusunu biraz daha detaylandırmak gerekir. Şeker, sadece rafine, yani şeker kamışının ileri seviyede işlenerek karbon yapısı değiştirilmiş şeker türü değildir. Bir de meyve şekeri vardır. Meyve şekeri, içindeki vitamin, mineral, lifler sayesinde rafine olana kıyasla çok daha iyi bir seçenektir. Tabi bu meyveyi kilolarca tüketebileceğiniz anlamına gelmemeli. Onun da şeker olduğunu ve tatlı krizi yaşadığınız anlarda maksimum 1 porsiyon şeklinde tüketmeniz gerektiğini unutmamalısınız.

Eskiden şeker mi vardı!?

Elbette yoktu. Eski insanların mezarları açılıp incelendiğinde hiçbirinin dişinde bir çürük bile yoktur. Bu da şekerle hiç tanışmamış bir neslin göstergesi. Unutmamak gerekir ki şeker, insanın sonradan edindiği bir gıdadır. Peki insanın hiç mi şekere ihtiyacı yok? Tabii ki var. Şeker, vücudumuzun en önemli enerji kaynağıdır. Onsuz, beyin fonksiyonlarımız bozulur, organlarımız hasar görür. Lakin burada en önemli nokta şekeri vücudumuza hangi yollarla aldığımızdır. İnsan vücudunun ihtiyacı olan sadece kompleks karbonhidratlardan alacağı şekerdir. Tahıllı şekerler, baklagillerle alacağımız şekerler glisemik indeksi düşük şekerler olduklarından, çok daha sağlıklıdırlar. Kısaca tatlı krizi yaşadığınız anlarda baklagillerle hazırlanmış, az kalorili tatlılar ile atlatmak mümkün!

Beslenme ve Diyet Uzmanımız İlker Çağlayan’ın tatlı kriziniz tuttuğu anlarda tüketebileceğiniz, unsuz, şekersiz ve az kalorili browni tarifini mutlaka deneyin!

Meksika Fasulyeli Browni Tarifi

  • 250 g. Meksika fasulyesi
  • 40 gr. kakao
  • 70 gr. tereyağ
  • 60 gr. hurma püresi
  • 2 yumurta
  • Vanilya

Öncelikle sıvı malzemeleri karıştırmakla başlayacağınız karışımda blender’a önce yumurtayı ekleyin. Biraz karıştırdıktan sonra tereyağını ekleyin ve tekrar karıştırın. Hurma püresini, vanilyayı, kakaoyu ve Meksika fasulyesini de ekledikten sonra hiç pürüz kalmayacak şekilde robottan geçirin.

Derin bir kek kalıbı alarak hazırladığınız karşımı içine boşaltın ve 170 derecede 30-35 dakika boyunca pişirin. işte az kalorili tatlıların en güzeli hazır!

TATLI KRİZLERİ NEDEN OLUR?

Tatlı krizleri kan şekerinin düşmesiyle alakalıdır. Bu düşüş beyinde tehlike olarak algılanır ve beyne alarm verir. Böyle anlarda ani olarak düşen kan şekeri yine ani olarak yükselmek isteyecek ve bunu tatlı krizleri olarak gösterecektir.

Şekerli besinler tüketmek kısır bir döngü gibidir. Ani düşüşü kırmak için şeker tüketirseniz vücudunuz tekrar şeker isteyecektir ve bu döngü kırılmadığı sürece sonsuza kadar gidecektir. Bu noktada ani düşüşlerin sebebini iyi araştırmak gerekir. Bu kötü bir hastalığın habercisi de olabilir.

Şeker bağımlısı olabilirsiniz

Belki de sigara, alkol ve uyuşturucu bağımlılığından bile kuvvetli bir bağımlılıktır şeker bağımlılığı. Geceleri uykunuzdan tatlı bir şeyler yemek için uyanıyorsanız, sık sık tatlı yiyorsanız ve en önemlisi kendinize bu konuda hakim olamıyorsanız, siz de şeker bağımlısı olabilirsiniz. Bu bağımlılıktan kurtulmanın yolu ise doğru beslenmekten geçiyor. Bu doğru beslenme birkaç günlük bir şey değil; uzun vadede beslenme biçiminizin tamamen değişmesi gerektiğini unutmayın!

Hayatınızdan basit karbonhidratları çıkarıp tamamen glisemik indeksi düşük beslenme  biçimini benimsemeniz.

Regl dönemlerinde gelen tatlı krizi

En sık karşılaşılan tatlı krizi sebeplerinden biridir regl dönemi. Bu dönemlerde olabildiğince tatlı ihtiyacınızı kuru meyvelerden sağlamalısınız. Çünkü bu dönemlerde vücut yüksek miktarlarda şeker gereksinimi hisseder ve bu dönemi minimum tahribatla atlatabilmek çok önemlidir. Eğer tatlı krizinizi kuru meyveler gidermiyorsa, zaten hassas bünyenizi bir de bunun için strese sokmayın; az kalorili tatlılar sınıfına giren, kardeşi sütlü çikolatadan çok daha az kaloriye sahip yüksek oranda kakaosuyla bir bitter çikolata tüketerek tatlı krizinizi bastırabilirsiniz.

Hipoglisemi:

Yemek yiyorsunuz ama 2 saat sonra tekrar acıkıyorsanız bir şeylerin doğru gitmediğini net olarak söyleyebiliriz. En doğru teşhisin doktor tarafından konulacağını belirtmekle birlikte, soğuk terleme, ellerde titreme ve bulantı gibi belirtiler yaşıyorsanız hipoglisemi yani düşük şeker hastalığınız olabilir. Bu hastalığa sahip kişilerin ömür boyu yediklerine dikkat etmeleri, aç kalmamaları gerekir. Aniden gelen tatlı krizleri bu hastalığa sahip kişiler için çok tehlikelidir.

Ara öğünlerde birkaç badem, ceviz gibi sağlıklı karbonhidrat tüketmek ani düşüşlerin önüne geçecektir. Hipoglisemi spor yapmanıza engel değildir ama herkesten çok daha dikkatli olmayı gerektirir. Çünkü sporla harcanan enerji, ani şeker düşüşüne sebep olabilir. 

Daha fazla su tüketin

Gerçekten karnınızın acıktığına ya da canınızın tatlı çektiğine emin misiniz? Çünkü sadece susamış da olabilirsiniz! Halen günde 2-2,5 litre su tüketim sınırına ulaşamamış bir millet olarak, su içmek konusunda oldukça yetersiziz. Bu sebeple de yemek saatinden kısa bir süre sonra acıktığını söyleyen bir kişinin sadece susamış olması çok yüksek bir ihtimaldir. Eğer yeterli miktarlarda su içmiyorsanız, acıktığınız ya da tatlı krizine girdiğiniz anlarda hemen büyük bir bardak su için.

TATLI KRİZLERİ NASIL GEÇER?

Tatlı isteğinizi unutun

Zihninizi tatlı düşüncesinden uzaklaştıracak aktiviteler yapmalısınız. Örgü örmek, bulmaca çözmek, konsol oyunu oynamak ya da rahatlatıcı bir duş almak zihninizi rahatlatacak, tatlı isteğinizde uzaklaşmanızı sağlayacaktır.

Beyninizi kandırın!

Şimdi size beyninizi kandırarak tatlı krizlerinizi nasıl atlatabileceğinizi anlatacağız. Eğer çılgın bir tatlı krizine girdiyseniz, yapacağınız tek şey mutluluk hormonunuzu harekete geçirmek! Yani tempolu ve uzun bir yürüyüş yapmak yahut evde yapabileceğiniz sporlarla mutluluk hormonunuzu artırabilirsiniz. Böylece tatlıyla harekete geçireceğiniz mutluluk hormonunuzu egzersizle harekete geçirmiş, üstelik bunu kalori harcayarak yapmış olacaksınız.

Az kalorili tatlılar ile krizi geçiştirin

Tatlı bağımlılığından kurtulmak, sağlam irade gerektiren uzun bir süreçtir. Birkaç günde, beslenme bozukluğunuz sebebiyle oluşan tatlı krizlerinizden öyle hemen kurtulamazsınız. Bu uzun ve demir gibi bir irade gerektiren süreçtir. Bu süreçte hiç tatlı tüketmemeye çalışmak sizi strese sokabilir. Bunun yerine açlığınızı ve tatlı krizinizi bastıracak birkaç kuru meyve ve kuruyemişler tüketebilirsiniz. Böyle böyle tatlı krizlerinizi kontrol altına alacak, ani şeker düşüşlerin önüne geçebileceksiniz.

Glisemik indekse uygun beslenin

Sağlıklı karbonhidratlar ve sağlıklı yağlardan oluşan bir diyet programıyla günün hangi saati olursa olsun bastıran tatlı krizinize dur diyebilirsiniz. Uzun vadede çözüm yalnızca doğru beslenmedir.

Yorum Yazın

Exit mobile version