Menu
in ,

17’sinde Bir Şampiyon: Boris Becker

Tam adıyla Boris Franz Becker, mimar olan babasının çizdiği tenis tesislerinde başladı. Alman efsane, 1984’te profesyonel oldu ve katıldığı ilk Wimbledon’da 3. tura yükseldi. Ancak sakatlık nedeniyle turnuvayı yarıda bıraktı. Ardından  Avustralya Açık’ta (o zamanlar Avustralya Açık’ın takvimdeki yeri Kasım ayıydı ve turnuva çim kortta oynanıyordu) çeyrek finale kadar geldi. Evet ismini duyurmuştu ama o bir şeyler kazanmak istiyordu.

Ailemin planı okulu bitirip, üniversiteye gitmem, iyi bir derece yapmam ve iyi bir iş sahibi olmamdı. Herkesin aklındaki son şey herhalde benim profesyonel tenisçi olmamdı.

Bir sonraki yıl Wimbledon’a hazırlık niteliğindeki Queens’te, sadece tek set kaybederek şampiyon oldu. Wimbledon’a renk katacak isimlerden biri olarak gösteriliyordu ama rakiplerine bakıldığında kağıt üstünde şansı yoktu: Bir önceki yılın şampiyonu ve dünya 1 numarası John McEnroe, tüm zamanların en çok maç kazanan ismi Jimmy Connors, koleksiyonunda bir tek Wimbledon’ı eksik olan Ivan Lendl, İsveçliler Matts Wilander, Anders Jarryd, Joakim Nyström, daha sonra bu turnuvayı kazanacak olan Pat Cash.

Becker ilk iki turu rahat geçti. 3. turda rakip 7 numarali seribaşı Nyström’dü. Karşılaşma cumartesi günü başladı ancak yağmur sebebiyle pazartesi günü tamamlandı. 5 setlik epik mücadelenin final setinde iki kez maç puanı çeviren Becker, fiziksel ve zihinsel olarak ne kadar güçlü olduğunu kanıtladı ve tur atladı.

Becker, 4. turda setlerde 2-1 mağlupken bileğini burktu ve maçın hakemine devam edemeyeceğini söyledi. Menajerinin biraz da kural dışı çabasıyla ayağını bandajlatan Becker, ufak çaplı bir mucizeye imza atmış olarak kendini çeyrek finalde buldu. Çeyrek final ve yağmur nedeniyle geç biten bir yarı final derken Boris Becker, hayatının 17 yıl 227’inci gününde Wimbledon finalinde çimlerdeydi.

99. Wimbledon finalinde; Boris Becker ile 8 numaralı seribaşı Kevin Curren karşıya geldi. Curren McEnroe ve Connors’ı sırasıyla çeyrek finalde ve yarı finalde set vermeden sürklase ederek yenmişti. Finalde İngilizlerin gönlü paspal, sürekli yerlere kendini atan, hakeme itiraz eden, kendi kendine konuşan beyaz şortu yeşile boyanan kızıl saçlı Alman’dan yanaydı. Seyircilerin gönlünden geçen gerçekleşti ve Becker nam-ı diğer “Boom Boom“, toplam 3 saat 18 dakika süren mücadelede rakibini 4 sette(6/3 6/7 7/6 6/4) geçerek erkeklerde gelmiş geçmiş en genç Grand Slam şampiyonu oldu. (4 yıl sonra Roland Garros’u 17 yaş 110 günlükken kazanan Michael Chang onun elinden genel Grand Slam rekorunu aldı)

Wimbledon’ı seribaşı olmadan kazanan ilk tenisçi olan Becker bir sonraki yıl yine finaldeydi. İngilizler servis-vole oyununu en mükemmel uygulayan isimlerden biri olan Becker’i tutuyordu yine. Dünya 1 numarası Ivan Lendl’ı yenerek 18 yaşında unvanını koruyarak sükse yaptı. Bir sene sonra dünya 2 numarasına yükseldi ancak Wimbledon’a ikinci turda veda etti. 1988’de yine finaldeydi ama ezeli rakibi Stefan Edberg’e mağlup oldu.

1989 Becker’in zirveye yükseldiği yıl oldu. Edberg’i finalde yenerek Wimbledon’ı 3’üncü kez kazandı, Lendl’ı devirerek ilk ABD Açık zaferini elde etti. Davis Cup’ı Almanya’ya kazandırdı ve dünyada yılın tenisçisi seçilip 1 numara oldu. 1990’da Edberg’e bir Wimbledon finali daha kaybeden Becker 1991’de Avustralya Açık’taki ilk zaferini elde etti. 1992’de Michael Stich’le beraber çiftler Olimpiyat altın madalyasını aldı. 1993 sonrası özel hayatındaki çalkantılar nedeniyle kariyeri inişe geçen Becker, bir Wimbledon finali daha yaptı ama 1995’te Pete Sampras’a kaybetti. 1996’daki ABD Açık zaferi başarılarla geçen kariyeri taçlandırmış oldu.

Becker aldığı puanlar sonraki sevinçleri, sıktığı yumrukları, servis karşılarken yaptığı return shotları, kortun bir ucundan diğerine koşarak uçmalarıyla çok özel bir isimdi. Rafael Nadal‘la birlikte dünya 1 numaralarını en çok yenen tenisçiydi çünkü asla pes etmezdi.

Yorum Yazın

Exit mobile version