Menu
in

Mayweather-McGregor Ringe Çıksa Kim Kazanır?

Kadın MMA‘inin en büyük yıldızı Ronda Rousey, sporun zirvesindeyken Floyd Mayweather’ı yenebileceğini iddia etmişti. Bir kadınla bir erkeğin dövüşmesi imkansız olduğu için bu iddialar pek ciddiye alınmamış, Rousey’nin Holly Holm’a nakavt olmasıyla da bu konuşmalar suya gömülmüştü. Ancak boks efsanesinin karşısına bu kez daha ciddi bir MMA’ci çıkmış durumda: Conor McGregor.

Bir hafta önce New York’ta Eddie Alvarez’i perişan ederek iki sıklette birden kemerin sahibi olan İrlandalı, kafeste rakiplerine kurduğu üstünlükle, sporun dışında ise lüks yaşamı ve rakiplerine ettiği hakaretlerle tanınıyor.

Floyd Mayweather ise bu duruma çok yabancı değil. Beş sıklette dünya şampiyonu olmayı başaran boksör, 49 maçlık kariyerinde hiç yenilgi almadı. Başlarda “Güzel Çocuk” olan lakabı ise sonradan “Para”ya evrildi ve hem aldığı maaşa hem de harcadıklarıyla her zaman gündemde Mayweather.

Late 80’s, early 90’s look. www.themoneyteam.com

Floyd Mayweather (@floydmayweather) tarafından paylaşılan bir fotoğraf ()

İkilinin karşı karşıya ringe çıkacağı söylentileri ise 2015’in sonlarında başlıyor. Mayweather, siyahi bir dövüşçünün asla McGregor kadar pohpohlanmayacağı iddiasındaydı. Sansasyondan hiçbir zaman kaçmamış olan Conor ise buna “Dövüşün yeni kralı benim” diyerek cevap veriyor. O günden beri de sıklıkla karşımıza çıkan bu söylenti, McGregor’ın geçen haftaki mükemmel performansının ardından bir kez daha gündemde.

McGregor ile Mayweather’ın olası karşılaşmasında kimin kazanacağını öngörmek için kuralları bilmemiz gerekiyor. Şu açık, iki taraf da kendi sporunda net üstünlüğün sahibi. McGregor her ne kadar ellerini çok iyi kullansa da kafeste gördüğümüz tekvandoya dayalı stili Mayweather’ın mükemmel defansına karşı hemen hemen işlevsiz.

Sadece eller kullanılırsa ne olur?

Floyd’un MMA’in ana parçalarından tekmelerde, güreşte ve pes ettirmelerde uzmanlaşması imkansız. McGregor, 100 milyon dolar kazanacaksa Mayweather’la ringe çıkabileceğini söylüyor. Benzer bir şekilde, UFC kafesinde ve kapalı eldivenlerle gerçekleşecek bir boks maçı da ihtimaller arasında. Ancak tüm otoriteler, yalnızca ellerin kullanılacağı bir müsabakada avantajın Mayweather’da olacağı konusunda hemfikir. İşin içine tekme, diz ve dirseklerin gireceği bir öneriyi ise Mayweather’ın kabul etmesi pek olası gözükmüyor.

Conor McGregor, konuşmayı ve sansasyonu seven bir isim. Şimdiye kadar ettiği tüm lafların arkasında durmayı başarabilmiş olması ise akıllarımıza bir soru işareti düşürüyor. Rakiplerini hangi rauntta nakavt edeceğini başarıyla tahmin etmesiyle “Mystic Mac” lakabını alan İrlandalı, kendinden oldukça emin gözüküyor.

Fiziksel üstünlük kimde?

Varsayımsal bir mücadelede fizik üstünlüğü tamamen McGregor’da. En önemliyi en başta söyleyelim, 27 yaşındaki Conor, artık emekliliğini açıklayan rakibinden 12 yaş daha genç. Antrenman temposundan tutun, maç içerisindeki enerji kullanımına kadar üstünlük İrlandalı’da gibi. Bu noktada akıllardaki tek soru işareti maçın uzunluğu. Mayweather’ın kariyerinin tamamına yakını 12 rauntluk maçlarda geçerken, McGregor yalnızca bir kez beş dakikalık beş raundu tamamladı -ki maçın ortasında yorgunluk belirtileri göstermeye başlamıştı.

McGregor’ın boyu rakibinden daha uzun, üstelik kol uzunluğu da 5 cm daha fazla. İrlandalı dövüşçü, fiziksel avantajı elinde bulundurduğu maçların tamamında dominant bir performans sergiledi. Vücudunu kullanmayı çok iyi biliyor, Mayweather’a karşı da bunu yapabileceği düşünülebilir.

Bütün bunlara rağmen, saf bir boks maçında McGregor’a kimse şans vermiyor. MMA dünyasında kimsenin karşı koyamadığı bir boksör olsa da, hayatının mübalağasız tamamını boksla geçirmiş ve “sanatını” icra etme konusunda uzmanlaşmış olan bir Mayweather var karşısında. Kariyerini defansif teknikler ve kontra yumruklar üzerine kuran, 49 maçlık namağlup kariyerinde yalnızca bir kez knockdown edilmiş Mayweather, rakibinden yumruk bile almayabilir.

Bu varsayımsal mücadele gerçeğe dönüşür mü bilinmez. Maçın kalitesi, öncesinde oluşacak ilgiyi karşılayabilir mi, hele ki sporlar arası geçiş fiyaskoları konusunda bu kadar örnek varken, bu da tartışılır. Ancak ne olursa olsun, Conor McGregor ve Floyd Mayweather isimleri aynı cümlede geçtiğinde heyecanlanmamak mümkün değil.

Tarihten yapraklar

Muhammed Ali’nin 1976’da Japon güreşçi Antonio Inoki’le karşılaştığı mücadele, spor tarihinin en büyük fiyaskolarından biri kabul edilir. Ali, profesyonel güreşin o dönemki en büyük yıldızı Inoki’le yapacağı karşılaşmanın “senaryolu” olmasını beklemektedir, ancak senaryo dahilinde bile maçı kaybetmek istemez. Bir anda hibrid kurallı gerçek bir maça dönüşen mücadelenin tamamında Inoki yerde yatarak Ali’yi tekmelemeye çalışır, Ali ise 15 raunt boyunca sadece altı yumruk sallar. Mücadele hakem kararıyla beraberlik olarak tarih kitaplarına geçer.

Modern dönemde ise, Amerikan güreşinin gördüğü en karizmatik isimlerden kabul edilen CM Punk’ın, hayalini gerçekleştirmek için 38 yaşında UFC’ye geçiş yapma çabasına tanık olduk. İki yıl boyunca MMA dünyasının en iyi takımlarından kabul edilen Roufusport’ta çalışan CM Punk, genç ve tecrübesiz rakibi Mickey Gall’a iki dakika on dört saniyede boyun eğdi. Bu kadar kısa sürede mağlup olmasına rağmen yarım milyon doları cebine koyan Punk çok da mutsuz olmasa gerek!

2001 yapımı Ali filminde Muhammed Ali’nin ezeli rakibi Joe Frazier’ı canlandırmasından hatırlayabileceğiniz James Toney, boks kariyerinde üç farklı sıklette dünya şampiyonluğu yaşamış, iki kez de yılın boksörü seçilme başarısını göstermişti. Ancak Toney, oldukça iddialı, hatta hakarete varan sözlerinin ardından çıktığı UFC 118’de yalnızca 16 saniyede kendisini yerde buldu, üç dakika sonra da pes etti. Toney’nin rakibi, yine ringlerden Hollywood’a geçiş yapmış ve The Expendables serisinde Toll Road’ı canlandırmış olan MMA efsanesi Randy Couture’dü.

Ringlerin dışına çıktığımızda ise, bu tarz kapışmaların en ünlüsü 1997’de yapılan ve dünyanın en hızlı adamının belirleneceği iddia edilen 150 metre yarışı. 1996 Atlanta Olimpiyatı’nda 100 metrede altın madalyayı kazanan Donovan Bailey ile 200 ve 400’ün şampiyonu Micheal Johnson, Toronto’da özel hazırlanan bir pistte 150 metrelik mesafede karşı karşıya gelirler. Yarış öncesi organizasyon sıkıntıları manşetleri süslerken, Johnson’ın yarışın ortasında sakatlanmasıyla birlikte herkes o günü unutmayı tercih eder.

Yorum Yazın

Exit mobile version