Renkli kişiliği ve futbol dünyasına yaptığı katkılarla futbolun emektar ismi Yılmaz Vural’ı bilmeyen yoktur herhalde. Hevesi, bitmek bilmeyen hırsı ve yaşadığı anlık sevinç patlamalarıyla basında sıkça yer bulur kendisi. Bir gün hakemle tartışırken, başka bir günse oyuncusunun hakkını ararken görebilmeniz mümkün. İçtendir, samimidir, aklına estiği gibi tepkiler verdiği gibi hissettiği gibi de yaşayan bir isimdir. Sanıyoruz ki, futbol camiasında bu denli sevilmesinin ve değer görmesinin sebebi de bu babaç tavırları. Kendi deyimiyle “yeni kuşak antrenörlüğün temsilcisi”dir Yılmaz Vural.
Göztepe’yi 1. Lige çıkararak takımın yıllar süren hasretini dindiren Yılmaz Vural’ın başarılarla ve bir o kadar da hezimetlerle dolu futbol yaşantısı öyle iniş ve çıkışlarla dolu ki… Takımı kurtarması için getirtildiği Gençlerbirliği’nde çıktığı ilk maçtan 2-0 yenik ayrılınca henüz 6. gününde İlhan Cavcav başkanlığındaki Gençlerbirliğiyle yolları ayırmak durumunda kaldı. Yılmaz hoca öyle büyük bir hoca ki gün gelir, ara dönemde devraldığı Göztepe’yi, muhteşem çaba ve azimle 14 yıllık hasrete son vererek takımı 1. Lige taşımayı bilir.
Dedik ya Yılmaz Vural tam bir futbol emektarıdır diye. İlk olarak 1974-75 ’te 2. Lig takımlarından Sivasspor’la başladı futbolculuk kariyerine. Ardından 3. Lig takımlarından Tekirdağspor ve Hacettepe’de kısa bir süre devam etti ve 1978-79 sezonunda son durağı olacak Ankara Demirspor’a transfer oldu. Pek parlak başlamayan futbolculuk kariyeri ne oldu da bu kadar kısa bir süre içinde bitti bilmiyoruz ama futbolculuğu 5 yıl sonunda bırakır. Artık onun için yeni bir dönem başlayacaktır: Teknik direktörlük.
Bugüne kadar hiçbir takımı 2 yıldan fazla çalıştırmaması ve 1986’da başlayan 31 yıllık teknik direktörlük kariyerine tam 32 takım sığdırdığı başarı hikayesi oldukça tuhaftır. Hiçbir zaman kazanan takımların hocası olmadı mesela. Nerede küme düşmenin arefesinde bir takım varsa, nerede başarıya hasret bir takım varsa, hemen Yılmaz Vural’ı arar. Birçok takımı ipten almışlığı var elbet ama hakkını yemeyelim, birçok takımı da ipe götürmüşlüğü yok değil. 🙂
İşte Yılmaz hocanın kariyeri boyunca çalıştırdığı takımların sıralı tam listesi ise şu şekilde:
1986-1988 Malatyaspor
1988-1989 Antalyaspor
1989- Samsunspor
1989-1990 Bursaspor
1990-1991 Karşıyaka
1991- Adanaspor
1991-1993 Bursaspor
1993-1994 Gaziantepspor
1995-1996 Eskişehirspor
1996-1997 Sarıyer
1997- Trabzonspor
1997-1998 Gençlerbirliği
1998-1999 Konyaspor
1999- Çanakkale Dardanelspor
1999-2000 Bursaspor
2000-2001 Denizlispor
2001-2002 Diyarbakırspor
2003-2004 Adanaspor
2004- Çaykur Rizespor
2005- MKE Ankaragücü
2005-2007 Antalyaspor
2008 Manisaspor
2008-2009 Kocaelispor
2009-2011 Kasımpaşa
2011 Konyaspor
2012 Sakaryaspor
2012-2013 Elazığspor
2014 Mersin İdman Yurdu
2014 Osmanlıspor
2015 Kardemir Karabükspor
2015 Gençlerbirliği
2016 Adana Demirspor
2017 Göztepe
Sanmayın ki, Yılmaz hocanın hayat hikayesi sadece futboldan oluşuyor. Ona “renkli kişilik” benzetmesi yaparken çok ciddiydik. Özellikle maç sonlarında yaptığı açıklamalarıyla her seferinde bir olay yaratmayı başarıyor. O dönemler yönettiği takımı Beşiktaş’la 4-4 berabere duruma gelince Yılmaz hoca çıldırır ve elindeki su şişesini sahaya fırlatır. Maç sonunda ”Neden sahaya pet şişe attınız Yılmaz hocam” diye soran TRT spikerine;
”ciğerim yanıyor, ne yapsaydım, kendimi mi atsaydım güzel kardeşim” cümlesini sarf eder. Başka bir gün ise kendi takımını Barcelona’yla aynı kefeye koyduğu şu esprili yaklaşımı dile getirir.
“Barcelona’yla aynı manteliteye sahibiz, aynı oyunu oynuyoruz. Tek farkımız; onlar şampiyonluğa oynuyor, biz küme düşmemeye”
Buna benzeyen ve Yılmaz Vural’ın esprili kişiliğine örnek verebileceğimiz birçok örnek saymak mümkün.
Tekme Atma Olayı
Oyuncusunun kıçına tekme attığı anı hatırlamayan yoktur. 2005 yılında Antalyaspor’u yönettiği bir dönemde takım oyuncularından Suazo’ya bir sebepten ötürü sinirlenmiş ve oyuncusu tam önünden geçerken arkasından tekmeyi basmıştı. Herkesin şaşkın gözlerle ona baktığı anladığındaysa; motive ediyorum gibi çok komik bir cevap verdi. Tek tekme vukuatı sadece bununla kısıtlı değil elbette. 2004 yılında Ankaragücü’nü yönettiği dönemde, takımından 2 oyuncusuna attığı uçan tekmeyle çok konuşuldu. Maçın ardından bu yaptığı hareket uzak doğulu dövüşçülere benzetilince Yılmaz San yakıştırması bile yapıldı.
Kafa Atma Olayı
Yılmaz Vural’ı hep şiddet olaylarıyla anmak istemezdik ama sevgisini de öfkesini de biraz “sert” yaşadığı gerçeğini baştan kabul etmek lazım.
Neyse, bir diğer içinde vukuatı ise 1996 yılında yaşadı. İstanbulspor’u çalıştırdığı dönemde sırf oyuncusu kırmızı kart gördü diye oyuncusunun kafasına koca bir yumruk indirdi. Tabii ki Yılmaz hocayı bu kesmedi ve tecrübeli teknik adam, oyuncusunu takım otobüsü etrafında iki tur kovaladı.
Christoph Daum’dan Benim Neyim Eksik?
Sahi neyi eksik? Yılmaz hocanın da Rolex marka saati, altında JEEP’i var…
Bu sözleri biz değil, bizzat Yılmaz hocanın kendisi söylemişti sınıf arkadaşı Christoph Daum’a sinirlendiği bir günde. Aynı sınıfta okuduklarını, ondan çektiği kopyalar olmasaydı Daum’un sınıfta kalacağını ve onun okul tuvaletinde sigara içmek gibi kural dışı hareketlerde bulunduğunu da sözlerine ekleyen Yılmaz hoca, hem eski sınıf arkadaşını yerden yere vurmuş hem de yabancı hocalara verilen kıymetin kendisine verilmediğini iddia etmişti.
Yılmaz Vural’ın Yılmaz Vural Olduğu Maç!
Hakemlerle gösterdiği aşırı tepkinin, sinirlendiği zaman kendini yerden yere vurmak gibi davranışlarının yeni yeni görülmeye başladığı ilk maç ise 1992 yılındaki Bursaspor – Galatasaray maçına dayanıyor. İlk kez o maçta bugünkü fevriliğini aratmayan nitelikte bir tepkiyle hafızalara kazınmayı başardığı müthiş bir hareket yaptı. 84. dakikaya 2-1 önde giren Bursaspor, maçın bitimine dakikalar kala Galatasaray’ın golleriyle 2-4 geriye düştü ve maçı kaybetti. Böyle bir yenilgi karşısında normal kalabilmek pek mümkün değildi ve Yılmaz hoca da gereğini yaparak o tepkisini müthiş bir hareketle gösterdi. Taraftarın gözü maçı kazanan Galatasaray’da iken bir anda ortalık karıştı ve Yılmaz hoca yerde yuvarlanmaya başladı. Başta hocanın kalp krizi geçirdiği düşünülse de işin öyle olmadığı ortaya kısa sürede çıktı. Yılmaz hoca alınan sonuca çok sinirlenmiş ve kendini yerden yere vurmak suretiyle takla atmaya başlamıştı. Herkes şoktaydı ve Yılmaz hocaya bakıyordu. Son dakikada yenen gollerle kaçan ilk maç değildi bu elbette ve ne yazık ki son maç da olmayacaktı. Hoca, hayatının birçok maçı son dakikayla kaybetti ve belki de onu bu denli sinirli yapan da bu olaylardı. Kim bilir.
Türk Hocalara Şans Verin!
1978 yılında Ankara Yenimahallespor’u amatör kümeden bir üst lige çıkarma başarısını elde edince yaptığı bir açıklamada ”Türk hocalara şans verilirse neler yapar herkes gördü” dedi. Lakin atladığı bir şey vardı. Amatör kümede zaten hiç yabancı teknik direktör yoktu.
Yılmaz Vural’ın Yılmaz Vural’dan Başka Dostu Yoktur!
Samsunspor’u çalıştırdığı 1989 senesine gelindiğinde efsane çalıştırıcının söylediği en az kendi kadar efsane cümlesini nasıl unutabiliriz ki? Ligin daha ilk maçında Galatasaray’ı yenen Yılmaz hoca, maç bitiminde Yılmaz Vural’ın Yılmaz Vural’dan başka dostu yoktur! Gibi bir açıklamada bulundu. Halen bu cümlenin ne anlama geldiğini kimse bilmiyor. Yılmaz hoca, anlaşılamayan cümlelerinin bir diğerini 2000 yılında Denizlispor’un başına geçtiği yıl sarf etti ve “Hedef 2000’de 2000” dedi. Kimse de çıkıp 2000 nedir demedi? O da tarih sayfasında anlaşılmayan bir söylem olarak yerini aldı.
“Tabiri Caizse Bize Tecavüz Ettiler”
Elazığspor, 10 kişi kalan rakibi karşısında 4-1 gibi net bir skorla yenilince Yılmaz hoca, içindeki isyanı bu sözlerle dile getirdi.
Yılmaz Vural’ın Özel Hayatı
Yılmaz Vural’ı renkli yapan sadece futbol hayatındaki olaylar değil elbette. Özel yaşantısındaki inişli çıkışlı dönemleriyle ve yaptığı açıklamalarla magazin basınında sık sık yer almayı başarıyor. Onlardan biri de birkaç yıl önce kayınvalidesi hakkında çıkan “fuhuş çetesinin lideri” haberleri. Hatta kayınvalidesinin hapiste yattığı gibi söylentiler de iddialar arasında.
Bunun dışında zaten katıldığı her programda söylemekten çekinmediği bir diğer detaysa 2 eşinin olması. Biri Türkiye’de diğeri Almanya’da olan eşlerin birbirleriyle çok iyi anlaştıklarını da belirten Yılmaz hocanın bu noktada topluma pek iyi bir örnek olmadığını da söylemek gerek.
Bu videolar da bonus:
Oyuncularına sarılarak göz yaşı döktüğü Göztepe şampiyonluk maçı sonrası usta antrenörün son hali. Sportmen olarak hem Göztepe gibi iyi futbol oynayan İzmirli bir takımın Türkiye Spor Toto Süper Lige yükselmesini hem de bu başarıda payı olan Yılmaz Vural’ı bir kez daha kutluyoruz.
Birçok röportajında da dile getirdiği gibi Yılmaz hoca Galatasaray, Beşiktaş ve Fenerbahçe’yi çalıştırmayı çok istiyor. Umarız bir gün bu hayalin gerçek olur Yılmaz hoca!