Herşey bu modelle başladı…
Efsane bir markanın, yüksek performanslı spor ayakkabılarının ve aykırı renklerle moda akımının doğuşu Air Jordan 1 ile oldu.
Dönemi için o denli aykırıydı ki bu ayakkabı NBA tarafından ‘Forma Kuralları’ na uymadığı gerekçesiyle yasaklanmıştı. Ancak Nike ve Jordan bu kuralı hiçe sayarak, bu ayakkabıyla çıktığı her maç için 5.000$ ceza ödemeyi göze aldı ve bu ayakkabıyı sahada tuttu. Hatta Nike işi daha da ileri taşıyarak tüm Amerika’da ‘BANNED’ (Yasaklı) sloganıyla bir reklam kampanyası başlatarak adeta bu ateşin üzerine benzin döktü.
Jordan bu ayakkabıyla sadece basketbol sahalarına değil basketbol oyununa da yenilik getireceğinin ilk mesajlarını 1984-1985 sezonunda takımının oynadığı
82 maça da ilk 5 çıkıp, maç başına 28,2 sayı ortalamasıyla gösterdi. Dönemin en büyük yıldızlarından Larry Bird, Jordan’ın bir maçından sonra ‘Tanrı Michael Jordan kılığına girmiş’ açıklaması ve arkasından gelen ‘Yılın Çaylağı’ ödülü ile MJ tüm dünyanın dikkatlerini üzerine çekti.
Jordan bu ayakkabıları ayağına geçirdikten yıllar sonra bir röportajında ‘Aslında bu kontratı imzalayana kadar hiç Nike ürünü kullanmamıştım. Ben aslında adidas ile sözleşme imzalamak istemiştim ancak onlar beni kabul etmediler. Ama şu an Nike ile imzaladığım için kendimi şanslı hissediyorum’ şeklinde bir
itirafta bulunmuştu. O dönemde Nike daha 12 senelik, genç bir markaydı. adidas ise daha köklü ve daha çok sporcu tarafından tercih edilen bir markaydı. Nike’ın Jordan ismini de arkasına alarak sektörde söz sahibi olduğunu söylemek haksızlık olmayacaktır. Peki adidas Jordan’ın teklifini kabul etmiş olsaydı bugün dünya spor ayakkabı piyasasında dengeler nasıl olurdu? Nike diye bir markayı biliyor olur muyduk? Jordan modelleri çıkışından 25 sene sonra dahi hala konuşuluyor olur muydu? Bunları hiçbir zaman bilemeyeceğiz…