Basketbolun dünyadaki zirve noktası olarak kabul edilen NBA, sadece bir spor ligi olmanın dışında artık çok büyük bir pazar. Öyle ki 205 farklı ülkede ve 40’tan fazla dilde yayınlanarak milyarlarca insana ulaşıyor. Bunu yaparken de dört bir koldan yüklenerek yılda 5 milyar dolara yakın bir hacme ulaşıyor. Nasıl mı?
Sadece ABD’de değil, hemen hemen bütün ülkelerde forma, aksesuar ve oyun satışı yaparak. Dünyanın en kalabalık ülkesi Çin’de NBA forma satışları, özellikle süper starlar Stephen Curry, LeBron James, Kevin Durant ve efsaneler Michael Jordan ile Kobe Bryant önderliğinde olmak üzere yüz binlerle ifade ediliyor. Sadece bu bile NBA’in popülaritesini anlatmaya yeter.
Peki, NBA bugünlere nasıl geldi? Bir ikon haline dönüşmüş logosu nasıl oluştu? İzliyoruz efendim.
NBA’in kuruluş hikayesi
Bir zamanlar ABD sınırlarında iki farklı basketbol ligi vardı. Biri 1937’de kurulan National Basketball League yani NBL, diğeri ise 1946’da kurulan Basketball Association of America yani BAA. 1949’da BAA önderliğinde iki lig birleşince 17 takımdan oluşan yeni ulusal ligde, takımlar arasında güç farkı fazla oldu ve bir sonraki yıl lig 11 takıma düşürüldü.
Birkaç yıl içinde lig 8 takıma düşmesine rağmen oyunu hızlandırmaya yarayan 24 saniye kuralı ve yetenekli Afro-Amerikan oyuncularla kontrat imzalanmaya başlanmasıyla birlikte 1950’lerin ortalarında lige olan ilgi oldukça arttı. Takip eden yıllarda iki büyük efsane Bill Russell ve Wilt Chamberlain arasında yaşanan çekişme, bugün bile hala kırılamayan bazı rekorları da beraberinde getirdi. Öyle ki ilerleyen yıllarda birçok süper star gelmesine rağmen bu ikili arasındaki rekabetin yeri hep ayrı kaldı.
1967’de ABA yani American Basketball Association kurulunca kalite ve popülerlik anlamında bazı sendelemeler yaşansa da ayakta kalmayı başaran taraf NBA oldu ve bu iki lig 1976’da birleşti. Üç sayı kuralı da ABA’nın NBA’e hediyesi oldu.
Ardından Larry Bird, Magic Johnson ve ‘majesteleri’ Michael Jordan’ın parkeyi teşrif etmesiyle NBA’in bütün çehresinin değiştiği söylenebilir. 1992 Barselona Olimpiyatlarında boy gösteren ABD Milli Takımı Dream Team de sahip olduğu yıldızlar ve oyundaki ezici üstünlüğü ile NBA’i dünya basketbolunun zirvesinde yalnız bırakmaya yetti.
NBA logosunun sırrı
Gelişim aşamasında en büyük rakibi ABA güç kazanınca NBA yöneticileri bir çözüm yolu aramaya gider. Bunun için NBA logosunu da kapsayan bir yenilenme hareketi başlar. İlham almak için spor sayfalarını karıştıran Alan Siegel da Lakers yıldızı Jerry West’in fotoğrafını görünce aradığı görünümün bu olduğunu anlar: Hareketli, güçlü, oyunu anlatan ve dikey…
Hem logonun başarısı hem de 1984’te NBA’in başına geçen David Stern’in yenilikçi yaklaşımlarıyla birlikte, ülke içine sıkışıp kalan ve düşüşe geçen lig, bir dünya markasına dönüşmüş durumda. Çin’den Hindistan’a bütün dünyayı etkisi altına alan ve basketbolu en popüler sporlar arasına yerleştiren NBA, eline basketbol topu alan her gencin de hayallerini süslüyor.
NBA’nin en popüler takımlarının isim hikayeleri
Hazır NBA’nin sadece bir spor ligi olmadığından bahsetmişken içinde bulunan takımlarından da söz edelim. Bu takımlar nefes kesen karşılaşmaları, kadrosunda bulundurdukları efsanevi isimlerle zaten çok dikkat çekiyorlar. NBA logosu kadar, ilginç olan isim hikayeleri de var. Birkaçından özellikle bahsetmek istiyoruz.
Chicago Bulls
1966’da lige adımını atan takımın isim arayışlarında takımın kurucusu Dick Klein, bir fikir ortaya atar. Chicago’nun o dönemlerde Amerika’nın et başkenti olarak bilinmesi ve de bununla beraber takımın maçlarını oynayacağı salonun et depo alanlarına çok yakın olması sebebiyle bunu çağrıştıran bir isim olmalıdır. Klein ilk olarak Matadors veya eşanlamlısı Toreadors isimlerini düşünür. Ancak küçük çocuğu bu isimleri beğenmez ve Bulls önerisini getirir. Bu öneri kayıtsız şartsız kabul edilir ve karşınızda; Chicago Bulls!
Cleveland Cavaliers
Cleveland Ohio’da bir şehir. Takım, 1970’de şehrin yerel gazetesinde bir isim yarışması düzenledi. Yarışmayı, “Ne olursa olsun korkusuzca savaşan ve teslim olmayan.” anlamına gelen “cavaliers” kelimesi kazandı. Ne kadar yaratıcı olduğu tartışılır.
Boston Celtics
1946’da kurulan Boston Celtics’in isim hikayesi bir esinlenme sonucu ortaya çıkıyor. Takımın kurucusu, Walter Brown 1920’li yıllarda faaliyet gösteren Original Celtics takımını çok sever. Onlar gibi popüler ve basketbol ruhuna sahip bir takım kurma hayali olduğu için takımına Boston Celtics ismini verir. Aslında takım için düşünülen diğer isimler arasında Whirlwinds, Olympians ve Unicorns da bulunuyor. Fakat Walter Brown’ın hayranlığı tüm bu ihtimalleri silip süpürmüş. Bu arada logodaki Lucky adlı maskot, irlanda kökenli bir cin. Denilene göre bu cin takıma şans getiriyor.
Utah Jazz
Takımın ismini duyduktan sonra, “Basketbol ve jazz’ın alakası ne olabilir ki?” şeklinde soru işaretleri beliriyor olabilir. Açıklayalım; takıma önceden caz müziğin başkenti New Orleans ev sahipliği yapıyordu. 1974’te düzenlenen isim yarışmasında takıma bu isim verildi. Yani şehrin en önemli simgesine sahip çıkıldı. Kısa bir süre sonra takım caz ile alakası olmayan Salt Lake City’e taşındı fakat ismini korudu.
Dallas Mavericks
1980’de Dallas takımı lige katılacağı zaman takımın yatırımcılarından biri James Garner oldu. James Garner, Mavericks dizisinde aynı zamanda oyuncuydu. Bunun medyatik bir getirisi olarak takım için düşünülen Wranglers veya Express isimlerinin yanında Mavericks adı sıyrılıverdi. Yani James Garner’ın oynadığı Maverick karakteri takıma ismini vermiş oldu diyebiliriz.
Detroit Pistons
Detroit Pistons takımının isim hikayesi hiç karizmatik değil ama ilginç. Fort Wayne şehrinde Fred Zollner tarafından kurulan takım, sahibinin fabrikasında üretilen piston ürünlerinden ilham aldı. Takım daha sonra “motor city” lakaplı Detroit’e taşındığında, bu isim takımın yeni şehri için gayet uygun olduğundan değiştirilmeye gerek dahi duyulmadı.