Milli değerlerimizden biri, kendimizi dünyaya tanıtabileceğimiz, yabancı sporcularla buluşacağımız 4 maratonumuzdan en eskisi İstanbul Maratonu’na 6 gün kaldı. 37.’si düzenlenecek olan maratonu biraz tanıyalım ve neler yaparsak daha iyi bir yarış çıkarırız bunları paylaşalım.
- Dünya’nın ilk ve tek kıtalar arası maratonu özelliği ile farklı bir yeri olan bir yarıştır, değerini bilelim.
- Her yıl basında 100.000 kişinin katıldığı yarış diye yanlış bir şekilde tanıtılsa da, gözümüzü korkutup Pazar gününü evde geçirmeyelim. Yarışa katılan sayısı 5000 civarındadır, köprüde piknik yapıp, köprüden yürüyerek geçmek isteyen sayısı 100.000’dir.
- Birkaç yıl önce köprü için risk oluşturduğu söylenen, yine basın tarafından günah keçisi haline gelen 5000 koşucu değil, aslında 100.000 piknikçidir. Koşmaktan zarar gelmez, yayalım.
- Maraton fuarı, altından bolca elektrik tesisatı geçen bir yer olduğu için son günümüzün tamamına yakınını orada geçirip de yorulmayalım. İşimizi hızlı bir şekilde bitirip evimize dinlenmeye geçelim.
- Yarış sabahı kahvaltımızı başlangıç saatinden 2.5 saat önce yapalım, geç ve çok yiyip koşarken geviş getirmeyelim.
- Mucize besinlere, şahlandıran vitaminlere inanmayalım. Maratonu, simit yiyen de, havyar yiyen de koşabilir.
- Maraton fuarında verilen çantada (yarış kitinde) tek kullanımlık yağmurluk olabilir, her ihtimale karşın onu yarış sabahı yanımızda getirelim. Yarış sonrası üst değişene kadar bile sizi donmaktan o yağmurluk koruyacaktır.
- Yarış sabahı kahve içerseniz, normalin 3 katı sayıda tuvalete gitmeniz gerekeceğini hatırlayın, boş şişeleri hazırlayın.
- Gazman olmayın! : Süt, ayran, kefir, yoğurt, peyniri ve bilimum süt ürününü yarış öncesi akşamından itibaren 16 saat için unutun, süt şekerine hassasiyetiniz varsa ve bunlardan birini tüketirseniz, bu hassasiyetinizi nahoş bir şekilde yarış esnasında size hatırlatır.
- Kendinizi, bu sporu tanıtabileceğiniz en uygun ve tek gün bugün! Şereflikoçhisar’daki akrabanıza bile mesaj gönderip maraton koşacağınızı hatırlatın ve motivasyon göndermesini rica edin, dostlar bugünlerde belli olur.
- Maratona tek mi geldiniz? Endişelenmeyin, start öncesi insanlarla konuşup tanışın, hedefinizi paylaşıp onlarınkini sorun, kim bilir askerlik arkadaşınızdan daha fazla değere sahip hale gelecek biri ile büyük bir dostluğa bugün yarışta başlayabilirsiniz.
- Ayak tırnaklarınız uzun halde yarışa girmeyin. Sporcular, uzun tırnaklarla yarıştıkları için tırnakları düşer.
- Tırnaklarınızı fazla kısa da kesmeyin! Parmak derinizi koruyacak bir doku olmazsa, “Adriaan!” diye koşmaya başlarsınız.
- Makyaj yapacaksanız, su geçirmez özellikte olduğundan emin olun. Halloween cadısı görünümünde finish fotoğrafınız olmasını istemezsiniz.
- Beyler, eski traş bıçağıyla traş olmayın. Yarışta o güzel cildinize terleme yoluyla kendi kendiniz bol bol tuz basacaksınız. Bir de cilt acısı çekmeyin.
- Her iki cinsiyet için apış bölgesi ve beyler için meme uçları önemli. 100 gram kremi sürün, finish’te kazığa oturmuş gibi yürümeyin.
- Yolda size küfür edebilecek, kızabilecek sayısız seyirci olacak, evde cevaplarınızı hazırlayın, koşarken duyduğunuzda hazırcevap gibi geri saydırın ve koşunuza aynı hızda keyifle devam edin.
- İlk maratonunuz olacaksa ve tamamlayabilme endişeniz varsa size bir antrenörün verebileceği en büyük taktiği veriyorum; evden/otelden çıkmadan önce aynanın karşısına geçin, başka hiçbir şeye odaklanmayın ve aynaya bakarak “ben bugün bir maratoncu olacağım” deyin. Sakatlansanız bile o yarışı bir şekilde tamamlayacağınıza garanti ederim.
- Ne olur yarış öncesi akşamı veya sabah duş alıp güzelce, temiz kokularla maraton otobüsüne binin ve starta gelin. Yarış öncesi mantar yetiştiricileri ile tanışmak istemiyoruz!
- Sabah hava soğuk olacak, bu yüzden atabileceğiniz bir yedek kıyafetiniz olsun, en üste onu giyin ve otobüsler gittikten sonra hala sıcak bir şekilde yarışı bekleyebilirsiniz. Başlamadan hemen önce de fazla kıyafeti çıkartıp oradan geçecek olan birilerine hediye olarak bırakabilirsiniz.
- Bitirdikten sonra teslim alacağınız yarış çantanıza değerli eşya koyup da risk almayın. Bu çantaya yiyecek, yüz havlusu, kuru kıyafet, krem, kol altı deodorantı ve içecek koyun, yeterlidir.
- Yarıştaki beslenme masalarında kesme şeker verirlerse kendinizi at zannetmeyin, tarım ve köy işleri bakanlığına derin hürmetler gönderin, 21. yüzyıl itibariyle ülkeye halen enerji jeli adlı sporcu beslenme ürünü getirtmek yasak.
- Yarışta sıcak basarsa, terlerseniz terleyen yerlerinizi su veya verilen süngerlerle ıslatın ama ayaklarınızı ıslatmayın, onlarla koşmaya devam edeceksiniz! Ayaklar kuru, koşucu mutlu!
- Sizi izlemeye gelecekler varsa önce Gülhane Parkı’nda bekleyip orada motive etmelerini ve sizi gördükleri anda o yokuşu onlar da koşarak çıkmaya çalışıp finish’e varmalarını rica edin. Bakalım sizin tükenmiş halinizle bile sadece 400 metre için başa çıkabilecekler mi? 🙂
- Hashtag’imiz olan #koşakoşa ‘yı facebook ve instagram paylaşımlarınızda kullanarak koşa koşa nerelere vardığınızı herkese iletin.
- Yarıştan sonra hemen beslenin ve üzerinizi değiştirin, bedava masaj buldum diye o uzun masaj sırasını girip de hasta olmayın ve laktat düzeyinizi artırmayın, inlemekte olan kaslarınızı beslemeye başlayın, masaj çok daha sonra.
- Yarış sırasında sıvı alımını atlayıp da aşırı sıvı kaybından dolayı hastanelik olup çevrenizde koşu sporunu kötüye çıkarmayın. İnsanoğlu 24 saatte 300km’nin üzerinde mesafeyi koşabiliyor, tabi yeterli sıvı ve besin alarak.
- Araba kullanır gibi insanların önünü kesip slalom yaparak koşmayın, koşmak bir hırs değil, bir keyiftir.
- Su masalarından geçerken başkalarının da su alma ihtiyacı olacağını hatırlayıp kimsenin yarışırken fazladan stres olmasına sebep olmayın. İki kişisiniz ve suyu siz mi alabildiniz, yanınızda suyu kaçırana elinizdekinin kalanını ikram edin, maraton dostluk ve paylaşımdır.
- Her şeyden önemlisi keyfini çıkarın, orası sizin sahneniz, baş rolde siz varsınız!