Menu
in

Fildişi’nin Sahillerinden Manchester’a: Yaya Toure

Defansif orta saha olarak dünyanın en iyilerinden biri olarak gösterebileceğimiz Fildişi Sahilli Yaya Toure, atipik bir sporcu. Fakirlikten geliyor, oldukça içine kapanık, yorulmuyor, yetinmiyor zayıf taraflarını kapatabilmek için durmadan antrenman yapıyor. Gerçek bir sporcu. Kökenlerini unutmuyor, ülkesinden çıkacak geleceğin yıldızlarına kol kanat geriyor, markalar sponsorluğunda onlara futbol ayakkabıları, top, forma hediye ediyor, kendisinin 10 yaşına kadar sahip olamadığı şeyleri. Tıpkı kendisinden sonraki kuşaklara daha iyiyi ve doğruyu aktarmaya çalışan bir kanaat lideri gibi. Avrupa’da Afrika kökenli bir ailenin oğlu olarak büyüyüp, bir Avrupa kulübüne yazılmak, lisans çıkarmak var ama 18 yaşına kadar vatanında kalan Yaya, ilk şansını eski futbolcu ve antrenör Jean-Marc Guillou’nun Belçika’nın Beveren takımına ciddi bir yatırım yapma kararı alması ile elde ediyor. Öncesinde ise, birçok Fildişi Sahilli ve dünyaca ünlü Afrikalı yıldızın çıktığı ASEC Mimosas’ta yaklaşık 5 sene futbolunu geliştiriyor.

Beveren’de oynadığı 2 senelik sürenin ardından Ukrayna temsilcisi Metalurh Donetsk’e transfer olan Toure’nin kariyerinde sıçrama noktası 2005-2006 yılları arasında Olympiakos için oynadığı sene oluyor. O dönemde Ukrayna’ya transfer olmasının arkasında Arsenal’e transfer olacakken, İngiltere iş izninin çıkmaması yatıyor.

“Yeni Patrick Viera” olarak kardeşi Kolo Toure tarafından yere göğe sığmayan Yaya, Batı Avrupa takımlarının ilgisini çekmeye başlıyor ve ardından kariyeri ciddi bir ivme kazanıyor. Monaco’nun yolunu tutan siyahi oyuncunun yıldızı ise teknik direktör Laszlo Bölöni ile hiç bir zaman barışmıyor. Kendisini istediği yer olan defansif orta saha (box-to-box) pozisyonunda özellikle oynatmadığını iddia ederken, Bölöni takımdan kovuluyor ve şampiyonluk parolası ile yola çıkan Monaco düşmekten Yaya’nın ligin ikinci devresindeki üstün performansı sayesinde kurtuluyor.

Yaz 2007 ise, Yaya’nın kariyerinde zirve noktalarından bir tanesi, İspanyol devi Barcelona’ya transfer olan Fildişili, kimlerle aynı takımda ter döküyor? Eto’o, Henry, Ronaldinho, Genç Messi, Xavi ve Iniesta. Bu süper takımın dişlilerinde biri olarak 3 sene boyunca Katalan ekibinde oynayan Yaya, 2007-2010 arasına 2 La Liga, 1 Şampiyonlar Ligi, 1 UEFA Süper Kupası ve FIFA Kulüpler Dünya Kupası sığdırıyor.

Pep Guardiola’nın Sergio Busquets’i, Yaya’ya tercih etmesi oyuncunun Katalan takımında gözden düşmesine sebep olsa da 2010 senesinde katılacağı Manchester City ile büyük başarılara imza atmaya devam edecektir.
Peki Yaya’nın başarıları nelerdir?

  • Asec Mimosas takımı ile 2001 senesinde Fildişi Sahilleri şampiyonluğu
  • Olympiakos ile 2005-2006 Yunanistan Süper Ligi şampiyonluğu
  • Barcelona ile kazandığı başarıları 2 La Liga şampiyonluğu ve Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunu takiben, Manchester City ile biri 2011-2012 diğer 2013-2014 Premier Lig şampiyonluğu ve 2010-2011 FA Cup şampiyonluğu
  • Fildişi Sahilleri ile 2015 Afrika Uluslar Kupası şampiyonluğu
  • 2011, 2012, 2013, 2014 senelerinde dört yıl art arda Afrika’da Yılın Futbolcusu Ödülü

Yorum Yazın

Exit mobile version