Bazı futbolcular nesilden nesle güzel hikayeleriyle bir efsane gibi aktarılır. Futbol sahalarında bunu başarabilmek için de gerçekten yeteneğin yanında birçok şeyin bir arada olması gerekir. En önemlisi de zekanın! Çünkü yeşil sahalarda yeteneğin ortaya çıkması için pratik bir zeka gerekir. Sonra disiplin, hız, çeviklik, güç, saygı ve sevgi… Eğer tüm bu özellikleri barındıran bir futbolcu varsa onu herkes tanır. 1996 yılında Juventus ile adından söz ettiren Zidane ve milenyumla birlikte Milan’da yükselişe geçen Pirlo, işte tam olarak bu özelliklere sahip iki efsane isim.
Zizou kafası
Sanki 2006 Dünya Kupası finalinde bir şey oldu ve iki sporcu sahadan kayboldu. Zinedine Zidane ve Fabio Materazzi… Tekrar görünür hale geldiklerinde Materazzi yerde yatıyordu. Hakemlerin kendi aralarındaki karmaşık diyalogların sonucu tek bir şeye vardı: Zidane, Materazzi’nin göğsüne güçlü bir kafa atmıştı ve daha da fenası bunun neden olduğunu kimse bilmiyordu.
Sadece Dünya Kupası finali değil, Zizou’nun jübile maçıydı bu maç. Futbolun en centilmen, zeki ve efsanevi sporcusu kendi jübilesinden kırmızı kart ile saha dışına atılarak ayrılmış oldu böylece. Bu olayı Zidane’ın siyah tarafı olarak ele alabiliriz.
Maestro Pirlo
Bir de İtalyanların “Maestro”su Andrea Pirlo var. Aynı şekilde centilmen, karizmatik ve güçlü bir orta saha futbolcusu. Sert bakışları, ciddiyeti ve her zaman zekasını kullanarak oynadığı futbolu ile Pirlo, kısa sürede önce İtalyanları sonra da tüm dünyayı geleceğin en parlak yıldızlarından biri olacağına ikna etti. Özellikle duran topları kaleye gönderirken takındığı tavır ve soğukkanlılığı futbolun maestrosu olarak anılmaya başlamasını sağladı. Bir oyun kurucudan beklenenin çok daha üzerinde performansıyla Pirlo, dünya futbolunun en sevilen ve en yetenekli futbolcularından biri…
2015 Şampiyonlar Ligi finalinde Barcelona ve Juventus karşılaştı. 3-1 Barcelona’nın yendiği maçta, Pirlo bir Juventus’lu olarak gözyaşlarını tutamadı. Finallerde ağlayan büyük futbolcular insanda derin izler bırakabiliyor. AC Milan kalemi ile anlaşmasını imzaladığı Juventus’un yenilgisiyle birlikte kupayı da kaybeden Pirlo o gün sahayı kırmızı gözlerle ve yaşlarla terk etti. İtalyan futbolcu Amerika’da kariyerine devam ediyor. Hatta geçtiğimiz günlerde güneşe şut çekerken kusursuz bir fotoğraf paylaştı.
Juventus’un Siyah ve Beyazları
Hem Zizou hem de Pirlo ilk kahramanlıklarını tüm dünyaya Juventus’ta gösterdiler. Siyah-beyazlı takımın dünya çapındaki başarılarında büyük rolleri olan iki isim de gittikçe yükselen futbol kariyerlerinde zirveye emin adımlarla ilerlediler. Pirlo’nun ABD’deki futbol kariyeri nerede biter bilinmez, fakat Zidane’ın önce çocuklar için açtığı futbol okulu daha sonra da Real Madrid antrenörlüğü ile yükselen kariyeri dünya futbolunun merceği altında. Sürekli bu kadar göz önünde olmanın da verdiği bir dert mutlaka vardır. Fakat adınız Zidane, lakabınız da Zizou ise bu sizi çok fazla üzmez.
Attığı kafa ile ilgili bir teori de yenemiyor olmayı, jübilesinde sahadan mağlup ayrılmayı, bir türlü takımını kazanır hale getirecek golü atamamayı yediremediği için Materazzi’ye kafa atarak sahalara veda ettiği yönünde. Şiddet her ne kadar kimsenin görmek istemediği bir şey olsa da Zidane kendini affettirmiş görünüyor. Özellikle antrenör olarak ilk takımının Real Madrid olması ve daha ilk sezondan takımın çok az kalan ve hiç tatmadığı başarıları tatması, bu adamın futbol dünyasının en çok sevilen, en yetenekli ve en çok konuşulan adamlarından biri olarak kalacağına emin olmamızı sağlıyor.
Bir başka siyah-beyazlı Andrea Pirlo da futbol kariyerini tamamen bitirecek gibi durmuyor. Amerika’da birkaç yıl daha sahalarda gördükten sonra kendisinin bir İtalyan takımında antrenör olarak görev alması oldukça yüksek bir ihtimal taşıyor. Kim bilir? Belki de Juventus’la anlaşmasını imzaladığı kalemin üzerindeki takımda görürüz kendisini: AC Milan’da…