Menu
in ,

Allen Iverson Olmak Kolay Değil

Allen Iverson, ismi anıldığında hemen gözler önüne NBA takımlarından Philedelphia Sixers’ta “3” numaralı forma ile oynadığı yıllar gelir. Allen Iverson Amerikan Ulusal Ligi’nin en yaramaz çocukları arasında yer alıyor. Basketbol kariyeri boyunca medya tarafından karalanma kampanyalarına kurban giden isimler listesinde üst sıralarda yer aldığını da es geçmeyelim. Geçmişinde içinde bulunduğu hayat koşulları ve hayatın ona getirdikleri karşısında her zaman dik durmayı bilen Allen Iverson’ın “efsane” olma yolundaki hikayesi bir o kadar ilginç.

Genel olarak sporcular, kariyerleri boyunca aldıkları başarılar ve gösterdikleri performanslar ile efsane kategorisinde kendilerine yer bulurlar. Ancak bugün sizlerle başarı ve performansı bir kenara bırakarak hayat koşulları karşısında verdiği savaş ile “Efsane” olmayı sonuna kadar hak eden bir kenar mahalle çocuğunun hayatını paylaşacağız.

Baba, kardeş, abi! O evin her şeyi idi!

Annesi Ann, gençliğinin baharında henüz 15 yaşında iken 6 Temmuz 1975 Hampton, Virginia’da Allen Iverson’u dünyaya getirir. Baba Brougthon, hamilelik döneminde Ann’i terk ederek ortadan kaybolur. Ancak 1977’nin kış mevsiminde çaptırıldığı hapis cezası ile tekrar gün yüzüne çıkar. Iverson henüz iki yaşındayken babasız kalır.

Iverson’ın NBA’de oynadığı yıllarda geçmişini araştıran gazeteciler ise bu durumu öğrendiklerinde sansasyonel bir etki uyandırmak için kolları sıvar ve medyaya “Baba, kız arkadaşını bıçakladı” şeklinde lanse eder. Iverson’ın geçmişi bir yanlış lanse ile bir anda herkesin merceği altındadır.

Yaşadığı mahalle tam bir kenar mahalledir. Irkçılığın en üst safhada olduğu, uyuşturucu kaçakçılığı, cinayet olayları gibi birçok kirli olayın gerçekleştiği Amerikan mahallesidir. Harabe bir ev, ödenemeyen faturalar yüzünden çekilen zorluklar karşısında bir anne ve oğlun birbirine tutunması ile acıklı hikaye başlar.

Allen Iverson, o dönemlerde kendine baba figürü olarak Michael Freeman’ı görüyor. Freeman esasında uyuşturucu kaçakçılığı işlerine bulaşan bir liman işçisidir. Ancak bir gün Freeman iş üstünde yakalanır ve hapis cezası alır. Zor yaşam koşullarının oluşturduğu şartlar o dönemde birçok kişiyi suça yöneltiyor ve özellikle siyahilerin bu tarz işlerde bulunması doğal karşılanıyordu. Freeman uyuşturucu kaçakçılığını yüklü para kaldırmaktan ziyade karnını doyurmak ve Iverson’a yardım edebilmek adına yapıyordu. Iverson, hayatında tek baba figürü olan Freeman’ı hapishanede ziyaret etmeye gider. Sohbet sırasında Freeman’ın ayakkabılarının yırtık ve kullanılamayacak derecede olduğunu fark eder. Kendi ayakkabılarını hiç düşünmeden çıkartır ve verir. Görüşme sonunda Allen Iverson çıplak ayakla hapishaneden eve kadar döner.

Harebe bile olsa bir çatı altında annesi ile beraber hayatlarını devam ettiren Allen Iverson’ın en meşakkatli günleri genellikle yağmurlu günlerdir. Nedeni ise yağmurlu günlerde tıkanan kanalizasyon boruları yüzünden evleri suların basmasıdır. Gençliğinde her çocuk güzel ve sıcak bir evde oturup mutlu yaşamak ister. Ancak bu gençliğe hiç sahip olamayan Allen Iverson yaşadığı durum karşısında da şikayetçi davranmıyor. Olgun bir çocuk olan Iverson yaşananlar karşısında annesine şikayetçi olmuyor. Çünkü annesinin sırf daha rahat nefes alabilmeleri için tüm işlerin peşinde koşturmasını ve hayat mücadelesini görmezden gelmiyordu.

Yaşından büyük sorumlulukları omzuna yük olurken Iverson’ın iki kız kardeşinin daha olması ile beraber artık yükün ağırlığı da artmıştır. 15 yaşında terk edilerek karnında çocuğu ile yalnız başına kalan Ann, kendini ilişkilere kapamamıştır. Üç çocuk annesi olan Ann’in ilişkileri de ne yazık ki iyi gitmemiştir. Genellikle erkek arkadaşları yardımcı olmak yerine zararlı olmayı tercih etmiştir. Hem hayatta hem de ilişkilerinde de bir türlü yüzü gülmez savaşçı annesinin anlayacağınız. Günlerden bir gün Amerikan Futbolu’na da yetenekli olan Iverson lise yıllarında “Yılın En İyi Futbolcuları” ödüllerinin takdim edileceği geceye davet edilir. Cebinde gece için özel giyeceği elbiseyi almaya yetecek parası olmayana Iverson’a en güzel yardımı koçu yapar ve kendisine gecede giyebileceği bir takım elbise alır. Gecenin ardından eve döndüğünde ise annesinin erkek arkadaşı kendisini hırpalayarak elbiseyi zorla üstünden alır.

Daha ne kadar kötü olabilir diyebilirsiniz. Ancak iki kız kardeşinde bakımından sorumludur yıldızımız. Özellikle yağmurlu günlerde çok sıkıntılar çektiğini belirtmiştik. Oturdukları dairenin olumsuz koşulları yüzünden kız kardeşleri sürekli hasta oluyordu. Özellikle de Ilieshia. Allen Iverson kız kardeşi Ilieshia’nın sürekli hastalanmasının sebebi verdiği bir özel röportajda dile getirmiştir.

“Kanalizasyon taşardı ve her yer lağım suyuyla dolardı. Kız kardeşim çoraplarıyla o suya batıp çıkardı. Sürekli midesi bulanırdı. İşte böyle hasta olurdu.”

Böyle bir durumun sürekli olması da maddi açıdan zor durumda olan aileyi daha da zor duruma sokuyordu.

Iverson annesi Ann:

“Antrenmana gitmemek için evin bir kenarına geçip ağlardı”

Annesinin küçük yaşlarda Allen Iverson’un spora olan yeteneğini fark etmesi ve sonuna kadar spor yapmasını desteklemesi içinde bulundukları durumu zamanla değiştiren anahtar oldu. Daha iyi bir hayat yaşayabilmeleri için annesinin Allen’da gözlemlediği yetenek tek çare haline geldi. Bu yüzden Allen Iverson’u basketbola yönlendirdi. Aslında Allen Iverson basketbola ilgi duyan bir çocuk değildi. Fakat atletik özellikleri başarılı olmasındaki en büyük yardımcısıydı. NBA kariyerinde oynadığı takımlarda antrenmanlara katılmamasıyla basketbola olan ilgisinin ne kadar olduğu gözlemlenebiliyordu. Amerikan Futbolu aşkı basketboldan önce geliyordu. Özellikle lise yıllarında çok hızlı bir koşucu olan Iverson Amerikan Futbol’unda da bir o kadar başarılıdır. Hızlı olma özelliği ile bir yandan ilgi duyduğu Amerikan Futbolu diğer yandan annesinin zorlaması ile devam ettirdiği basketbolda başarı kazanmaya başlar. Öğrenim gördüğü liseyi bu iki sporda da gösterdiği performans ile Virginia Eyaleti Şampiyonluğu’na taşıması tüm üniversitelerin dikkatlerini üzerine çekmesini sağlar.

Tam bu dönemde en yakında arkadaşlarından biri olan Joe Smith Maryland’e gelmesi için Allen Iverson’u darlamaktadır. Ayrıca Maryland’te takımında kafasını şişiren Joe Smith, Iverson’un takıma katılabilmesi için elinden geleni yapar. Takımın teknik ekibini ve üniversiteyi, Iverson’un kesinlikle kaçırılmaması gereken bir oyuncu olduğuna inandırmaya çalışır. Daha iyi bir hayatın hayalinde olan ve ona ulaşmak için en fırsatların çıkacağı dönemde Allen Iverson’da haklı olarak amatör üniversite takımları yerine profesyonel kulüplere kapak atmak düşüncesindedir. Vee Gözünü NBA’e çevirir.

Ama o da ne! Tam profesyonel kulüplerle iletişim halindeyken hayallerini gerçekleştirmeye ramak kala hayatında unutamayacağı 4.5 aylık zor günleri beraberinde getiren o olay meydana gelir.

Arkadaşları ile eğlenmeye gittiği bowling salonunda çıkan kavga sonucunda 4.5 ay hapis cezasına çarptırılır. Tam şansı döndü dediği anda yine en dibe vurur. Amerika’nın en genel sorunlarından bir tanesi olan ırkçılıkta ünlü veya ünsüz ayırt edilmemektedir. Irkçılık problemi ise karşısına arkadaşları ile eğlendiği bir gecede çıkar. Olay sonrasında çıkan kararda gerçekten suçlu mu yoksa renginin kurbanı mı olduğu konusunda tartışmalar devam eder.

Hapis yollarını açan olay ise şu şekilde gerçekleşir.

Allen Iverson arkadaşları ile bowling oynamaya gittiği salonda yüksek sesle konuşma ve kahkahalardan dolayı çevredekiler rahatsız vermektedir.  Salonda başka bir grup Iverson ve arkadaşların siyahi olmalarından kaynaklı hakaretlerde bulununca arbede çıkar. Ortalık bir meydan savaşına döner.

Doğru mu yoksa yalan mı?

17 yaşında bir anda hayatı altüst olan yıldız mahkemeden 5 yıllık hapis cezası kararı ile çıkar. İddialara göre arbede sırasında eline sandalye alarak kasten yaralamak amacıyla kadına saldırmıştır. İşin en ilginç yanı ise; mahkemeye sunulan bant kaydında Iverson’u kimse göremez. Kavga sonrasında o kadar kişi arasında sadece 4 ünlü siyah tutuklanır. Peki bu bir rastlantı mıdır? Bant kaydında açıkça kavgada başkaları da olmasına rağmen sadece siyahların tutuklanması ciddi derecede skandal olarak değerlendirilir ve medyada büyük yankı uyandırır.

Lise takımındayken başarılı bir sporcu olarak kendine Virginia Eyaleti’nde sempatik bir ilgi kazanmıştır. Sivil toplum örgütleri hemen harekete geçer. 17 yaşında gençliğinin baharında başarılı bir gelecek vaat eden Allen Iverson için hala hayata dönme fırsatının olduğunu savunurlar. Tekrardan dava mahkemeye verilen deliller ve araştırmalarla taşınır. Yargıç aslında mağdur olan beyazlardan bir tanesinin aile dostudur. İlk mahkemeden cezaların neden sadece siyahlara verildiği ise belli olur. Tanıklığa çağrılan kişilerin dile getirdikleri detayların birbirini tutması da aslen olayın adalet ile ilgili olmadığını gözler önüne serer. Bu süreç içerisinde Allen Iverson, 4.5 ay hapishane hayatının tadını almıştır. Hapishanede geçirdiği süre içerisinde yaşadığı duyguları dile getiren Iverson, bugün olduğu konuma gelmesinde bu dönemin önemini de vurguluyor.

“Hampton’da başıma gelenleri asla unutamayacağım, çünkü büyük bir haksızlığa uğradım. Ama olanlar beni güçlü bir insan yaptı. Bu olay meydana gelmeseydi şu anda olduğum aynı insan olabileceğimi hiç sanmıyorum. Düşünsenize daha sadece 17 yaşında bir çocuktum. İçeride her türden gerçek suçlu vardı.

İçeriye girdiğimde herkes bana tuhaf tuhaf baktı. Kanım donmuştu, durmadan tanrıya dua ediyordum. Sonra yaşlı mahkumlar yanıma geldiler ve beni tanıdıklarını, merak etmememi, beni her türlü beladan koruyacaklarını, içerideki tüm pisliklerden uzak tutacaklarını söylediler. Tanrım korkuyordum. Hapse atılmadan bir gece önce büyük anneme niye tanrı bana bunun yapılmasına izin veriyor diye sormuştum. O da “Asla tanrının ne yaptığını sorgulama.” dedi.

Ben de bir daha asla sorgulamadım. Hapiste benim yaşıtlarımın kaldığı Jungle isminde bir kısım vardı büyük mahkumlar asla orda kalmama izin vermediler ve beni hafif çalışma cezası almış önemsiz suçlar işlemiş yaşlıların yanına koydular.

Bazen bizim koğuşa gitmem için Jungle’ın önünden geçmem gerekirdi. Tanrı biliyor ki küçüklüğümden beri hem kendimin hem de ailemin başının çaresine bakmak zorunda kaldığım için korkusuz biriyimdir ama o Jungle denen yerde öyle şeyler oluyordu ki içeride hapishane filmlerinde seyredebileceğiniz en mide bulandırıcı ve korkutucu sahnelerden birkaç kat daha fazlası vardı.”

Yorum Yazın

Exit mobile version