in

Bu Kadınların Anlatacak Çok Siyah ve Beyazı Var

Bir de bu hikayenin bir delisi var. Onun bir rengi yok, o hayalleri yıkan bir karakter olarak yer alıyor bu hikayede. Bu iki kadının çekişmesine büyük bir darbe indi. Şimdi o darbenin siyahla beyazı birbirinden ayırışını, spora şiddeti karıştırmasına rağmen bu iki kadını da yıkamayışını anlatacağız. Herkes yerini alsın.

Monica Seles’in siyah ve beyazı

monica-seles

Monica Seles’in hayatında, siyah ve beyazı değişim konusu üzerinden ele alabiliriz. Caner Eler’in yazdığı yazıda da dediği gibi değişim bazen kaçınılmaz olabiliyor. Monica’nın da hiç istemeden değişime uğrayan gidişatı, bir sporcunun kariyerinin çok hızlı bir şekilde farklı bir yöne gidebileceğini gösteriyor. Ayrıca olaylar yaşanırken Monica Seles’in çok iyi bir oyuncu olmaktan başka hiçbir suçu yoktu. Yugoslavya’da doğan ve büyüyen Monica’nın tenis oynayabilmesi için babası otoparktaki iki arabaya file takarak destek oldu. Bütün gün el ve göz koordinasyonunun kusursuz bir boyuta ulaşması için çalışıyordu. Kendine koyduğu acımasız bir kural vardı. Eğer yerleştirdiği kutulara 200 topun tamamını denk getiremezse eve yemek için dönmesi yasaktı. Williams kardeşlerin aksine babası çocukluğunu yaşaması gerektiğini düşünürken Monica, sabahtan akşama kadar çalışıyordu ve bu sert kuralları kendisi belirliyordu.

Bu çalışmaları ve doğuştan gelen yeteneği onu dünyaca ünlü bir atlet yaptı. Zaten Monica daha 11 yaşındayken kendinden 4-5 yaş büyük çocukları yenebiliyordu. Hikayenin diğer kahramanı Steffi Graf’ın elinde tuttuğu tenis dünyasına şimşek gibi giriş yaptı ve 20 yaşını doldurmadan tam 8 Grand Slam kazanmayı başardı.

Steffi Graf’ın siyah ve beyazı

steffi-graf

Neredeyse diğer tüm tenisçiler gibi babası tarafından yetiştirilen ve Serena Williams’a kadar rekorları kırılması gibi bir durum söz konusu olmayan Steffi Graf; aşk hayatı, spor hayatı, anneliği ve rekorlarıyla örnek alınabilecek kadın sporculardan biri. Maç kaybettiği zaman birkaç gün kendini karanlık odalara kapatan, gerçek Alman disiplini ile kendini yetiştiren bu kadının en parlak ve onu en dikkat çekici kılan iki özelliği vardı: Akıllara sığmayan hızı ve seyircilerden birinin “Hey Steffi! Benimle evlenir misin?” sorusuna “Ne kadar paran var?” cevabı vermesini sağlayan kıvrak zekası… Onunla ilgili hissiz ve robot gibi sıfatlarla benzetmeler yapılsa da kendini bir adama adayıp, sadece anneliğim ve aşkımla anılmak istiyorum diyerek tüm bu başarılarını, yeteneklerini bir kenara bırakması, onun hislere verdiği değeri ortaya koyuyor. Ayrıca bugün hala tüm tenis turnuvalarından aynı yıl şampiyon çıkabilen tek tenisçi olma başarısını elinde tutuyor.

Siyah günler

Dünya üzerinde kadın olmanın getirdikleriyle, birlikte göz önündeki başarılı, güçlü ve hızlı kadınlar olarak hem Steffi’nin hem de Monica’nın türlü dertle başa çıkması gerekiyordu. (Tıpkı bugün Serena Williams’ın olduğu gibi) Fakat Steffi Graf’ı haddinden fazla seven ve işi takıntı haline getiren akıl hastası bir hayranı, Monica Seles’in gümbür gümbür gelişini kaldıramadı. Dünyanın en iyisi olmak onun için kesinlikle Steffi’nin hakkıydı. Bu yüzden riski tamamen ortadan kaldırmak istedi ve 1993 yılının Nisan ayında, bir tenis maçı sırasında Monica Seles’i sırtından bıçakladı. Neyse ki bu yara fiziksel olarak küçük bir etki bıraktı fakat psikolojik etkisi Monica’nın kort kariyerini bitirecek ve uzun sürecek bir dönemi başlattı. Bıçaklandıktan sonra Steffi’nin ziyaretine gittiği Monica, psikolojik olarak kendini toplamak için oldukça yoğun bir çaba harcadı. Hızla aldığı kilolar onun formunu düşürdü. Steffi Graf ise her ne kadar konuyla bir ilgisi olmasa da kendi hayranı tarafından yapılan bir delilik olduğu için ömür boyu suçluluk hissinin üzerinde kalacağını biliyordu.
Bu iki kadının da hikayesinde hem siyahlar hem de beyazlar var. Hayat hem inişleri hem de çıkışları olan bir şey. Beyaz kurallı Wimbledon’ın da çekişmenin nefes kestiği US Open’ın da şampiyonları her zaman bu iki kadın olarak kalacak. Çünkü her zaman hatırlanmalarını sağlayacak kadar etki bırakmayı başardılar.

Hollywood’un Spor Yapmadan Duramayan Ünlüleri

Orijinaller Asla Bitmez