Yanlış beslenme alışkanlıkları ve hareketsiz yaşam ile birlikte artan şişmanlık, kalp-damar hastalıkları, kanser ve sindirim sistemi gibi sorunlar ile başa çıkmak için her geçen gün farklı bir beslenme trendleri ortaya çıkıyor. Son dönemin en popüler beslenme çeşitlerinden biri olan çiğ beslenme, diğer adıyla raw food, sağlıklı yaşamla özdeşleşen bir yaşam tarzını ifade ediyor. Vücuda sağladığı faydalardan dolayı birçok kişinin tercih ettiği çiğ beslenme, insanın kendi kendini yeniden tanıması ve vücudunu arındırması olarak kabul ediliyor.
Çiğ Beslenme Nedir?
Besin maddelerinin enzimlerini kaybetmemesi için maksimum 45 derecede kurutularak ya da taze doğal hâlleriyle tüketilmesini esas alan çiğ beslenmede hayvansal gıdaların katı bir şekilde tüketilmemesi gerekiyor. Çiğ beslenmenin tarihi, ateş bulunmadan öncesine dayanıyor. İnsanoğlu, uzun yıllar önce doğadaki diğer tüm canlılar gibi besinlerini çiğ olarak tüketiyordu. Hâlâ “yaşayan besinler” olarak kabul edilen çiğ besinlerdeki enzimlerin, vücut için yararlı olduğu düşünülüyor. Besinler pişirildiğinde doğal enzimlerini yitiriyor ve sindirimleri daha zor hâle geliyor. Zaman geçtikçe bu enzimlerin eksikliği yetersiz beslenme, erken yaşlanma ve kilo problemlerine yol açabiliyor. Ayrıca, besinlerin pişirilmesi, enzim kaybının yanı sıra başta C vitamini, B vitamini, A vitamini ve folik asit olmak üzere vitamin ve mineral kaybına da neden oluyor. Yiyecek maddeleri çiğ hâldeyken sindirim enzimleri içeriyor ve daha kolay sindirilerek vücuda daha kolay uyum sağlıyor. Daha yüksek vitamin ve mineral içeriğine sahip çiğ beslenme ile kişiler, kendilerni daha enerjik hissedebiliyor ve daha güçlü bir bağışıklık sistemine sahip oluyor.
Çiğ Beslenmede Hangi Besinler Tüketilir?
Meyveler, sebzeler, yeşillikler kuru yemişler ve tahıllardan oluşan geniş bir besin yelpazesi ile ön plana çıkan çiğ beslenmede en az 2 litre su içilmesi öneriliyor. Alkol, sigara, kafein içeren içecekler; gazlı içecekler, hazır ve işlenmiş gıdalardan tamamen uzak durulması gerekiyor. Yemek sırasında su içilmemesi ve tüketilen çayın kafeinsiz ve ılık olması tavsiye ediliyor. Başta ananas, çilek, ahududu, dut, böğürtlen, üzüm, avokado, şeftali, armut ve elma olmak üzere tüm meyveler; domates haricinde kırmızı lahana, ıspanak, pazı, marul, maydanoz, salatalık, kereviz, biber, buğday çimi, kereviz, brokoli, karnabahar gibi tüm sebzeler, çiğ olarak tüketiliyor.
Domatesin içinde yer alan ve önemli bir antioksidan olan likopen ise pişirildiğinde açığa çıktığından domates, çiğ beslenmede pişirilerek tüketilmesi önerilen tek besin oluyor. Çiğ beslenmedeki protein ihtiyacı; nohut, kuru fasulye, yeşil mercimek, kinoa, badem sütü ve bulgurdan sağlanabiliyor. Ceviz, badem, fındık, yer fıstığı, kabak çekirdeği ve kaju gibi yağlı tohumlar ile zeytinyağı, keten tohumu yağı, susam yağı da diyetin yağ ihtiyacının karşılanmasına yardımcı oluyor.
Çiğ Beslenmenin Faydaları Nelerdir?
- Çiğ beslenme programında yer alan sebze, meyve ve yağlı tohumlar, posa açısından yüksek besinler arasında yer alıyor. Mideyi geç terk ederek kan şekerinin yavaş yavaş yükselmesini sağlıyor. İnsülin direnci gelişmesini önlemeye yardımcı oluyor ve şeker hastalığı gelişimini önlüyor.
- Çiğ beslenmede tüketilen besinlerin büyük bir çoğunluğu, antioksidan bileşenler içeriyor. Toksin maddelerin ve vücutta biriken fazla suyun atımını sağlayarak ödem oluşmasını önlüyor. Aynı zamanda antioksidan bileşenler, bağışıklık sistemini güçlendirerek vücudun hastalıklara karşı korunmasına da yardımcı oluyor. Kanser hücrelerinin oluşumunu ve oluşan hücrelerin çoğalmasını önlemeye yardımcı oluyor.
- Çiğ besinler, pişmiş besinlere göre daha yüksek vitamin ve mineral içeriyor. Böylece metabolizma hızı ve vücudun yağ yakma hızı artıyor. Özellikle kilo kontrolünde oldukça önemli rol oynayan çiğ beslenme programı, kilo vermeye yardımcı oluyor.
- Yüksek oranda posa içeren çiğ besinler, bağırsakların düzenli çalışmasına destek olarak kabızlık, şişkinlik ve gaz problemlerinin önüne geçilmesini sağlıyor.
- Hazırlama süresi kısa olduğu için çiğ beslenme, oldukça pratik ve kolay uygulanabilir bir diyet olarak karşımnıza çıkıyor. Çiğ besinler; zencefil, zerdeçal ve diğer doğal baharatlarla lezzetlendirilerek sağlığa daha faydalı bir hâle gelebiliyor.
Çiğ Beslenme Uzun Süre Uygulanabilir mi?
Çiğ beslenme, kısa vadede vücuda faydaları olan bir diyet olarak dikkat çekiyor. Uzun vadede ise bazı vitamin ve minerallerin yetersiz alınmasına sebep olarak ciddi problemlere yol açabiliyor. Özellikle et, süt, süt ürünleri ve yumurta tüketilmemesine bağlı olarak vücutta kaliteli protein alınamamasından kaynaklı kas erimeleri gözlemlenebiliyor. Hayvansal proteinler, vücuttaki hücrelerin gelişiminde ve yıpranan hücrelerin onarımında önemli rol oynuyor. Ayrıca, hayvansal besinlerde kalsiyum, demir, B 12, A ve K vitamini gibi önemli vitamin ve mineraller bulunuyor. Protein, vitamin ve minerallerin yetersizliği, özellikle çocuklarda büyüme ve gelişme geriliğine neden olabiliyor. Yeterli ve dengeli bir beslenme programına ek olarak 1 haftalık ya da maksimum 30 günlük kürler hâlinde çiğ beslenme diyetinin uygulanmasında herhangi bir sakınca görülmüyor. Ancak, çiğ beslenme programına başlamadan önce kişinin mutlaka bir diyetisyen ya da doktora danışması, büyük önem taşıyor.
Sağlığa faydaları nedeniyle dönemsel olarak uygulanması önerilen çiğ beslenme diyetinin daha etkili olabilmesi için egzersizle desteklenmesi de öneriliyor. Egzersiz sırasında giyebileceğiniz spor giyim ürünlerini ise Barcin.com’dan güvenli alışveriş imkânıyla satın alabilirsiniz.