Enzo Francescoli için tek kelime yeterli: Zarif. O, Avrupa’nın üst düzey takımlarında oynamadan dünya futbol tarihine ismini yazdırmış biri. River Plate sonrası RC Paris, Marsilya, Cagliari ve Torino forması giymiş olan Francescoli, Pele tarafından gelmiş geçmiş 125 en iyi futbolcu arasındaki tek Uruguaylı. Zerafeti ve sahada duruşu nedeniyle insanlar ona Prens lakabını uygun görmüş.
Maradona hiç dünyaya gelmeseydi insanlar benden konuşacaktı! Fakat Maradona, Maradona’ydı. Onun gölgesinde kalmaktan gurur duyarım. Onun gibi biri daha gelemeyecek. Ayrıca benim zamanımda Van Basten, Platini, Gullit, Rijkaard gibi isimler vardı. Tarih yazmak için onların seviyesine çıkamamışım demek ki. Ayrıca Avrupa’nın önemli ekiplerinden birine transfer olmamamın da etkisi büyük.
Francescoli 25 yaşında Güney Amerika’da yılın oyuncusu seçilip neden Paris’in sıradan bir takımına gitmiş diye sorabilirsiniz. Birincisi Uruguaylı efsane o kadar “cool” biriydi ki Paris’e daha çok Fransız kültürünü tanımak için gitmişti. İkincisi o sezon sponsorlar Maxime Bossis, Luis Fernandez, David Ginola, Pierre Littbarski, Rabah Madjer ve Ruben Paz gibi usta oyuncuları kadrolarına kattı ama takım en fazla 7. olabildi.
Francescoli’nin en büyük hayranı Fransa’nın ve dünyanın en iyilerinden biri olan Zinedine Zidane. Zidane Marsilya’da sadece 1 sezon oynayan Francescoli’ye o kadar hayran ki oğlunun adını Enzo koydu. Küçükken Marsilya antrenmanlarında idolünü izlemek için okuldan kaçan Zidane 1996 Kıtalarası Finali’nde Francescoli’yle karşı karşıya oynadı ve maç sonunda forma değiştirdiler. Zidane’ın inanılmaz hareketlerini idolünden esinlenerek saatler çalıştığı söylenir.
40’larda oynamış Pedernera diye bir Riverlı’ya hayrandm. Onunla konuşmaya bayılırdım. Bir lafını hiç unutmam: “Dinle beni Enzo. Rahat uyuman için sana bir sır vereceğim. İyi oynamak istediğimiz zaman iyi oynayamayız. İyi oynadığın zaman bil ki ya sen iyi günündesin ya da rakip çok kötü.” İlginçtir bu söz bana hala birşey ifade etmiyor ama büyüleyici bir tarafı var!
Prens Enzo meslektaşlarından aktif kariyeri sonrası farklı bir rota çizdi. Okulunu bitirmek için 20 yaşından sonra profesyonel olan Francescoli tarih yazdığı River Plate’te yönetici oldu ve daha sonra başkanlığa adaylığını koydu.
Avrupa’da 15 yaşında çocuklar ‘atlet’ oluyor. Bizde ise altyapıda iyi oynadı mı gol attı mı hemen havaya sokuluyor. Başarısız olunca yok kilosu fazla yok boyu kısa… Kimse o çocukların eğitimiyle psikolojik sorunlarıyla, formasyonlarıyla ilgilenmiyor. Bu beni delirtiyor o yüzden River Plate’e üye oldum. Bazen kendimi üçüncü dünya ülkesinde gibi görüyorum. Her şey doğaçlama. Halbuki benim futbolda tanıdığım doğaçlama Ortega’nın veya Messi’nin çalımlarıdır.
Başarılar geçici, klas geçicidir der ya İngilizler Francescoli 50 yaşındayken eski takım arkadaşı Ariel Ortega’nın jübilesinde dört gol attı. Gollerinden birini gençler atabilmek için uzun yıllar bekliyor.